“OSMANLI’DA KIPTÎLER” KONULU KONFERANS GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Üniversitemiz Roman Dili ve Kültürü Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen ve Dumlupınar Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emine Dingeç’in konuşmacı olarak katıldığı “Osmanlı’da Kıptîler” konferansı 18 Aralık 2017’de Trakya Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Sanat Eğitim ve Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirildi. Konferansa, Trakya Üniversitesi Roman Dili ve Kültürü Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Özcan Aygün, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Levent Doğan, Dumlupınar Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emine Dingeç, Edirne Roman Eğitim Gönüllüleri Derneği Başkanı Turan Şallı, Başkan Yardımcısı Sezgin Kaplan, Balkan Romanları Birliği Başkanı Bahattin Ulusoy ile akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Konferans açılışında konuşan Üniversitemiz Roman Dili ve Kültürü Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Özcan Aygün, “Trakya Üniversitesi Roman Dili ve Kültürü Araştırmaları Enstitüsü seri olarak konferanslar düzenlemeye başladığından beri değerli katılımcı ve konuşmacıları aramızda görmek için çeşitli davetler gerçekleştirdi. Bu kapsamda ilk davetlimiz Başbakan Danışmanımız Sayın Dr. Necdet Subaşı olmuştu. Enstitümüz tarafından bugün düzenlenen ‘Osmanlı’da Kıptîler’ başlıklı konferansımıza Dumlupınar Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden çok değerli Öğretim üyesi Doç. Dr. Emine Dingeç’i davet ettik. Kendisinin konuya ilişkin engin bilgi, birikim ve tecrübelerinden istifade etmek istiyoruz. Katılımından dolayı kendisine teşekkür ederim.” dedi.

Üniversitemiz Rektörlüğünü ve Sosyal Bilimler Enstitüsünü temsilen konferansa katılan Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Levent Doğan, programı nedeni ile konferansta bulunamayan Üniversitemiz Rektörü Sayın Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu’nun selam ve sevgilerini ileterek başladığı konuşmasında “Üniversite ile şehir birbirinden ayrılamaz. Üniversitenin birincil amacı, içerisinde bulunduğu şehir halkı ve kültürü ile iç içe olmaktır. Üniversitemiz de yer aldığı şehrin halkından ve kültüründen uzak değildir. Üniversitemiz, bu çerçevede Osmanlı’ya uzun yıllarca payitahtlık yapmış Edirne’nin kültürel unsurlarını ve değerlerini paylaşmak adına çeşitli etkinlik ve faaliyetler gerçekleştirmekte. Roman Dili ve Kültürü Araştırmaları Enstitüsü bu doğrultuda çalışmalar gerçekleştiriyor ve konferanslarına bugün bir yenisini ekliyor. Bilgi ve bilim paylaştıkça değer kazanır. Hz. Mevlana’nın dediği gibi, ‘Bir mum diğerini tutuşturmakla ışından bir şey kaybetmez.’ Bu ifadelerle sözü çok değerli Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emine Dingeç’e bırakıyorum.” dedi.

Dumlupınar Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emine Dingeç, “Osmanlı’da Kıptîler” adlı konferansta gerçekleştirdiği sunumuna başlamadan önce edebi kaynaklarda konuya ilişkin pek çok çalışmaya rastlandığını ancak tarihsel alandaki eksikliğin kendisini böyle bir çalışmaya yönelttiğine vurgu yaptı. Doç. Dr. Emine Dingeç, kıptîlerin kaynaklara yansıyan çeşitli adlandırılışlarının coğrafyaların birer ifadesi olarak kullanıldığını belirterek isimlerinin kaynakları, tarihsel kökenleri, dünya coğrafyasındaki yayılış alanları ile dilleri ve dinleri hakkında verdiği genel mahiyette birtakım bilgilerin ardından Osmanlı’da gösterdikleri coğrafi dağılım, demografik ve sosyo-kültürel yapı ile çalıştıkları meslek gruplarını gösterir nitelikte bir sunum gerçekleştirdi.

Doç. Dr. Emine Dingeç, kıptîlerin Mısır’dan sonra Osmanlı ve Avrupa’ya geldiğinin düşünüldüğünü belirterek “Mısır’dan geldikleri kabul edilerek Kıptî denilmiştir. Mısır’ın eski yerli ırkından olan halkın adıdır Kıptî. Kıbtî, soy itibariyle o ırktan gelen ve o halka mensup demektir. İngilizce’de Gipsy, İspanyolca’da Gitano, Fransızca’da Gitane ve Osmanlı’da Kıptî kelimeleri buradan gelir. Kıptî bir anlamda hangi coğrafyada kaldıklarının bir ifadesidir. Kıptîler Rumeli’nin hemen her şehrinde var olmakla birlikte büyük şehirlerde nüfusları yoğundu. Zağra-i Eskihisar, Filibe, Pınarhisar, Yanbolu, Selanik, Silistre, Akçakızanlık, Edirne, Sofya, Tırhala, Kırkkilise, Köstendil ve Şumnu’da yaşıyorlardı. Rumeli’de bulunan Kıptîlerin yüzde 70’i göçebe, yüzde 30’u ise yerleşiktir. Kıptîlerin göçebelikleri, diğer konargöçer grupların göçebeliklerine benzememektedir. Diğer konargöçerler hayvanlarına bağımlı olarak hareketlilik içindeyken, Kıptîler ürün satmak veya hizmet sunmak üzere hareket halindedirler.” dedi.

Doç. Dr. Emine Dingeç, İstanbul’dan Batı’ya doğru gidildikçe Müslüman olan kıptîlerin sayısının azalarak yerini Hıristiyan olanlara bıraktığını ifade ederek “Akçakızanlık’ta bulunan Kıptîlerin tamamı Müslüman olarak kayıtlıyken Pirlepe’nin tamamı Gayrimüslim’dir. Ortalama olarak Kıptîlerin yüzde 30’u Müslüman, yüzde 70’i ise Gayrimüslim’dir.” şeklinde konuştu.

Osmanlı’da her alanda türlü faaliyet ve hizmetlerde bulundukları, kendilerine özgü mesleklerini icra ettikleri ve bulundukları yere hızlı bir biçimde adapte olduklarını ifade eden Doç. Dr. Emine Dingeç, Rumeli’de bulunanların Osmanlı’da “Çingane” sancağına bağlı olduğunu belirterek “Kıptîler, bu sancak içerisinde geri hizmet grubuna tabi olarak lojistik destek hizmeti sağlamakta. Yetenekleri dahilinde demirciler, çivi kesenler, esirlerin ayaklarına bağlanan zinciri yapanlar, gemi yapanlar, kürekçilik yapanlar var. Tunus ve Kıbrıs seferine katıldıklarını, bazı kalelerin, camilerin onarılmasında görevlendirildiklerini görüyoruz. Ciddi manada geri hizmet grubu olarak faaliyet gösterdiklerinden söz edebiliriz. Ayrıca bir kadın için zor sayılabilecek işlerde Kıptî kadını, erkeği ile birlikte çalışır. Erkeklerle çivi keser, demircilik yapar. Cemaat içinde yaşam kolektif çalışmayı beraberinde getirir. Böylece kadın ve erkek arasındaki işbölümünün sınırları azalır. Kadın, üretim işinde bilfiil yer alır.” ifadelerine yer verdi.

Konferans sunum sonu gerçekleştirilen soru-cevap kısmının tamamlanmasının ardından sona erdi.

 

Bu içerik 20.12.2017 tarihinde yayınlandı ve toplam 1229 kez okundu.