Üniversitemiz ve Trakya Meme Hastalıkları Derneğinin ortak girişimiyle “Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı” kapsamında meme kanseri hakkında farkındalık oluşturmak ve konu ile ilgili uzman görüşlerini sunmak için 25 Ekim 2017 tarihinde Tıp Fakültesi Ana Fuayesinde bir basın toplantısı gerçekleştirildi. Trakya Meme Hastalıkları Derneği Üyesi akademisyenlerin katıldığı etkinlikte meme kanserinde erken teşhis ve tedavinin önemine dikkat çekildi. Basın toplantısına Üniversitemiz Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalından Prof. Dr. Atakan Sezer, Radyoloji Ana Bilim Dalından Prof. Dr. Nermin Tunçbilek, Medikal Onkoloji Bilim Dalından Prof. Dr. İrfan Çiçin, Doç. Dr. Sernaz Uzunoğlu, Tıbbi Patoloji Ana Bilim Dalından Yrd. Doç. Dr. Ebru Taştekin, Nükleer Tıp Ana Bilim Dalından Doç. Dr. Funda Üstün, Tıbbi Genetik Ana Bilim Dalından Yrd. Doç. Dr. Hilmi Tozkır ve Radyasyon Onkolojisi Bilim Dalından Yrd. Doç. Dr. Ruşen Coşar katıldı.
Basın toplantısının açılış konuşmasında Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atakan Sezer, “ Trakya Meme Hastalıkları Derneği ile birlikte ortak toplantı gerçekleştirdiğimiz bu Ekim ayı, Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık ayıdır. Halkımızın meme kanseri hakkında farkındalığını arttırmak maksadıyla ay içerisinde bu etkinliği düzenledik. Bilindiği üzere 1992 yılında Amerikan Kanser Cemiyeti tarafından ekim ayı, Meme Kanserini Bilinçlendirme Ayı olarak ilan edilmiştir. Pembe kurdeleler de meme kanserine dikkat çeken sembol olarak gösterildi. Meme kanseri, kadınlarda görülen kanser türlerinin en başında geliyor. Her yıl Amerika Birleşik Devletleri'nde 1.3 milyon kadına meme kanseri tanısı konuyor. Bununla birlikte her 3 dakikada bir kadına da meme kanseri tanısı konuyor. Her 8 kadından birinde de yaşamı boyunca meme kanseri görülüyor. Ülkemizde de kansere bağlı ölümlerde -kadınlarda- en sık görüleninin başında meme kanseri geliyor. Trakya bölgesinde yaşayan halkımıza meme kanseri ile ilgili bilinci daha fazla yaymak için Trakya Üniversitesi Öğretim Üyelerinden oluşan Trakya Meme Hastalıkları Derneğini kurduk. Meme kanserlerinde en önemli husus erken tanı ve uygun tedavidir.” dedi. Prof. Dr. Atakan Sezer, açılışa katılan Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyelerini katılımcılara tanıtarak sözü sırasıyla kendilerine bıraktı.
Prof. Dr. Nermin Tunçbilek, “ Meme kanserinde erken tanı oldukça önemli. Amerikan Kanser Cemiyeti, 20 ile 45 yaş arası kadınlarda meme kanseri kontrolünün düzenli olarak gerçekleştirilmesini öneriyor. 30 yaş üzerinde hekim muayenesinin her üç yılda bir, 40 yaş üstünde ise her yıl mamografi ve meme muayenesi ile taramayı önermekteyiz. Meme kanseri, tanı erken konulduğunda tedavisi imkânsız olmayan bir hastalıktır. Erken tanının konulması için de kadınların kendi kendilerine meme kontrolü yapmalarını öneriyoruz.” dedi.
Doç. Dr. Sernaz Uzunoğlu, “Meme kanserinde multidisipliner yaklaşımı çok önemsiyoruz. Meme kanseri, tek bir tedavi yöntemiyle yaklaşmadığımız, Radyoterapi, Cerrahi ve Patoloji gibi birçok disiplini ilgilendiren bir rahatsızlıktır. Hastalardan arzumuz bize erken evrede başvurmalarıdır. Erken evrede gerçekleştireceğimiz tanı neticesinde hastalığın nüksetme olasılığı da azalır. Yeni ve hedefe yönelik tedaviler, biyolojik tedaviler 2000’li yıllardan sonra oldukça gelişmiş durumda. Geçmiş yıllarda teorik olarak şifa bulamayacağını düşündüğümüz evredeki hastaların ömrü çok kısa olurken artık yeni yaklaşımlar ile hastalarımızı tedavi edebiliyoruz. Meme kanseri ile ilgili yeni gelişmeleri, direnç yöntemlerini kırmak için gerçekleştirilen çalışmaların sonuçlarını yakından takip ediyoruz.” dedi.
Doç. Dr. Funda Üstün, “ Meme kanserinde patoloji olarak iki önemli role sahibiz. Bunlardan ilki doğru tanıyı gerçekleştirmek. Son yıllarda tedavinin yönlendirilmesinde de patoloji önemli bir hale geldi. Gururla belirtmek isteriz ki Üniversitemiz Patoloji Ana Bilim Dalı, Ülkemizin en iyi Moleküler Patoloji donanımına sahiptir. Patolojik tetkik açısından ana bilim dalımızda gerçekleştiremediğimiz herhangi bir tetkik yok. Tetkikler neticesinde hastanın tedavisini doğru bir şekilde yönlendirmek için büyük bir gayret gösteriyoruz.” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Hilmi Tozkır “Hastalığın %10 kadarı kalıtsal temellere dayanıyor. Ebeveynden çocuklara geçişlerin görüldüğü bir hastalık. Ailede birden fazla bireyde kanser öyküsü görülen hastalara genetik yaklaşımlarda bulunuyor ve danışma hizmeti veriyoruz. Tıbbi Genetik olarak meme kanseri hastalarında yapılabilecek her türlü tetkiki gerçekleştirebiliyoruz. Özellikle genç yaşta kansere yakalanan hastalara, her iki göğsünde birden kanser hastalığı bulunan bayanlar veya yakınlarında kanser öyküsü görülen hastalara genetik danışma verilmektedir.” dedi.
Prof. Dr. İrfan Çiçin, “ Yrd. Doç. Dr. Ebru Taştekin ve Yrd. Doç. Dr. Hilmi Tozkır’a Türkiye’nin her yerinden testler gelmekte, Prof. Dr. Atakan Sezer’e Türkiye’nin her yerinden ameliyat olmak için hastalar gelmekte. Bugün meme kanseri tedavisinde Üniversitemiz en iddialı, yenilikçi tedavileri uygulayan ve en iyi sonuçlarını alan merkezdir. Bölge halkımızın bu bilgiyi öğrenmelerini ve meme kanserini sıradan bir hastalık gibi her yerde tedavi ettirmemeleri gerektiğini bilmelerini istiyoruz.” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Ruşen Coşar, “ Meme koruyucu cerrahi geçirmiş tüm meme kanserli hastalarda ve memesi alınmış bir kısım meme kanserli hastalarda Radyoterapi, tedavinin önemli bir parçasıdır. Birimimizde yoğun bir hasta grubuna hizmet veriyoruz. Tedavi sürecinde hastalara kaliteli bir hizmet sunmayı amaçlıyoruz. Çünkü memeyi ışınlarken arkasında kalan akciğer ve kalp dokularını da maksimum düzeyde koruyabilmeliyiz. Kaliteli hizmet ve tedavi vermeyi sağlayan cihazlarımız ve personelimiz mevcut.” dedi.
Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Toplantısı, Prof. Dr. Atakan Sezer’in "Kadınlarımız lütfen 1 dakikalarını ayırsınlar, kendi kendilerine meme muayenelerini yapsınlar ve bütün hayatlarını kurtarsınlar." sloganının ardından tamamlandı.
Bu içerik 25.10.2017 tarihinde yayınlandı ve toplam 2375 kez okundu.