Milli mücadelenin ve bağımsızlığın sembolü olan İstiklal Marşımızın kabul edilişinin 99. yılı ve vatan şairi Mehmet Akif Ersoy’un vefatının 84. yıl dönümü dolayısıyla Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi tarafından “İstiklal Marşı’nın 99. Yılında Mehmet Akif Ersoy” isimli bir konferans düzenlendi. Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Mehmet Akif Ersoy Konferans Salonu’nda, Prof. Dr. Ahmet Günşen tarafından verilen konferansa, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu ve Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevinç Maden’in yanı sıra çok sayıda akademisyen ve öğrenci takip etti.
Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Öğr. Gör. Shahin Mammadov tarafından yapılan İstiklal Şairinin portresinin de yer aldığı “Mehmet Akif Ersoy” köşesinin açılmasıyla başlayan programda, vatan şairi Ersoy’un özgeçmişi okunarak kaleme aldığı “Çanakkale Şehitleri” isimli şiiri seslendirildi. Saygı duruşunda bulunulması ve devamında Müzik Eğitimi Ana Bilim Dalı Orkestrası ve Çok Sesli Korosu tarafından seslendirilen İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan tören sonrası panele geçildi.
Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevinç Maden İstiklal Marşı’nın, Türk ulusunun bağımsızlığını ve egemenliğini temsil eden en önemli değerlerin başında geldiğini söyledi. İstiklal Marşı’nın kabulünün, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılması ve ordunun moralini her daim yüksek tutmak amacıyla Maarif Vekâleti tarafından düzenlenen bir yarışmanın sonucunda gerçekleştiğini kaydeden Maden, 1921 yılında yapılan yarışmaya 724 eserin katıldığını ancak Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı eserin İstiklal Marşı olarak kabul edildiğini belirtti. Programın düzenlendiği binaya, Mehmet Akif Ersoy’un adının verildiğini de hatırlatan Maden, “Mehmet Akif Ersoy, sadece İstiklal Marşımızı yazmamıştır. O, aynı zamanda halkın tescillediği milli bir şair, ideal bir öğretmen, branşına hâkim bir veteriner, cesur bir gazeteci, kurtuluş savaşında iyi bir asker, Türk gencine ufuk çizen, fikir ve aksiyon adamı bir politikacıydı. Hayatı vatan hasreti ile biten biriydi o.” dedi. Konuşmasını, “Allah, bu ülkeye bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!” sözleriyle tamamlayan Prof. Dr. Sevinç Maden, Mehmet Akif Ersoy köşesi projesini organize eden Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Başkanı Doç. Dr. Aylin Beyoğlu’na, portre çalışmasını yapan Öğr. Gör. Shahin Mammadov’a ve Özel Eğitim Bölümü Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Yavuz öncülüğünde etkinlikte emeği geçen tüm akademisyenler ile öğrencilere ve konferansa konuşmacı olarak katılan Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Günşen’e teşekkürlerini iletti.
Konferansa konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Ahmet Günşen, İstiklal Marşı’nın sadece bir marş değil, aynı zamanda Türk milletinin hem istiklalinin hem de istikbalinin marşı olduğunu belirtti. Konferansta daha çok gençlere yönelik konuşacağını ifade eden Günşen, konuşmasında şu mesajlara yer verdi:
“Geçmişten, mutlak suretle ders alma mecburiyetimiz var.”
“Kara günlerini unutanlar, mutlu ve huzurlu günlerin kıymetini bilemedikleri için geleceklerini de yeterli derecede okuyamaz ve inşa edemezler. Tarih, milletlerin mücadelesi tarihidir. Yaşlı dünyamızda aziz milletimiz tarih boyunca kıtalar boyu fetihler gerçekleştirmiş, büyük zaferler elde etmiş, büyük devletler, yüksek kültür ve medeniyetler oluşturmuştur. Ama zaman zaman talihi dönüp yaslı, zor, istiklal ve hürriyetinin elinden alındığı, vatan ufuklarının kara bulutlarla kaplandığı dönemleri de yaşamıştır. Dolayısıyla geçmişten mutlak suretle ders alma mecburiyetimiz vardır. İşte bugün konu edeceğimiz Akif, ‘Kıssadan Hisse’ dörtlüğünde ‘Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey! Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar; ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?’ diyor. O halde, ibret almamız gereken bir tarihi, dönüm noktasını layıkıyla anacak ve bir yerde muhasebe yapmaya çalışacağız. Bundan yaklaşık 100 yıl önce vatan ufukları kara bulutlar ile doluydu. İstiklal ve hürriyetimiz, şeref ve namusumuz ve onun mekânı olan kutsal ve mukaddes vatan toprakları işgal ediliyor ve istikbalimiz hiç de iyi görünmüyordu. Vaziyet ve manzara-i umumîye hiç iç açıcı değildi. 1912’deki Balkan mezâlimiyle bir Balkan ve Avrupa devleti olan Osmanlı, hemen hemen tamamen denecek ölçüde Balkanlardan çekilmek zorunda kalıyordu. Ardından, Birinci Dünya Savaşına girdik. Çok güvendiğimiz Almanya’nın yenilgisiyle birlikte biz yenilmediğimiz halde ittifak kuvvetlerinin bir üyesi olarak 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşmasını yapmak zorunda kaldık. Birinci Dünya Savaşında Çanakkale’yi geçilmez kılan ecdadımız, o büyük şanlı zaferine rağmen talih ve tarihini değiştirememiş ve mağlup sayılmıştır. Rauf Orbay’ın başında bulunduğu komisyon tarafından Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalamak zorunda kalmıştık. Birinci Dünya Savaşı öncesinde İtilaf Devletleri, yapılan gizli bir anlaşmaya göre Osmanlı’yı, vatanımızı aralarında paylaşmışlar. Batıda Yunanistan; Güneyde İtalya, Fransa, İngiltere, Kuzey Doğuda ise Rusların desteklediği Ermenistan Anadolu’ya çöreklenmeye başlamış. İşte bu ahvâl içerisinde 19 Mayıs 1919’da, önce İzmir’in sonra da İstanbul’un işgalinin arkasından 9. Kolordu müfettişliğiyle Samsun’a çıkan Gazi Mustafa Kemal önderliğinde bu millet, Kuvayı Milliye ruhu ile şanlı bir direnişe geçmiş. Bu şanlı direnişi unutmak mümkün değil.”
Konuşmasının devamında Ulusal Kurtuluş Mücadelesi’ni ve İstiklal Marşı’nın yazılma sürecini değerlendiren Prof. Dr. Ahmet Günşen, vatan şairi Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı İstiklal Marşı’nın milli mücadelenin ve bağımsızlığın simgesi, milli birlik ve beraberliğimizin ifadesi olduğunu söyledi.
Konferansın ardından Prof. Dr. Ahmet Günşen’e, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevinç Maden tarafından teşekkür plaketi takdim edildi.