TRAKYA ÜNİVERSİTESİNDE ÇANAKKALE ZAFERİ KONUŞULDU

Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Çanakkale Zaferinin 108. yılı nedeniyle “Cumhuriyetimize Giden Yol: Çanakkale Cephesi” başlıklı çevrim içi bir anma programı düzenledi.

Çanakkale Zaferi’nin 108. yılı, Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından düzenlenen çevrim içi programla anıldı. Dr. Öğr. Üyesi Bülent Atalay, “Cumhuriyetimize Giden Yol: Çanakkale Cephesi” başlıklı sunumunda, “Çanakkale Zaferi ile edinilen tecrübe, Millî Mücadele döneminde zirveye ulaştı ve ilelebet payidar kalacak olan Cumhuriyete ulaşıldı” dedi.

Programın açış konuşmasını yapan Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yüksel Topaloğlu, Çanakkale Zaferinin büyük bir destan olduğunu belirterek millî günlerin her daim hatırlanması gerektiğini söyledi.

Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi ve Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Bülent Atalay, millî şairimiz Mehmet Akif’in “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı/Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.” dizelerini paylaşarak “Zira medeniyetlerin beşiği ve mezarlığı olarak da tarif edilen Türkiye topraklarının nimeti ve külfeti dikkate alındığında, hiçbir zaman kefensiz yatanlar eksik olmamıştır. İngiltere, Fransa ve Rusya’ya birlikte hareket etmeyi teklif ettiği hâlde reddedilen Osmanlı İmparatorluğu, I. Dünya Harbi’ne Almanya’nın başını çektiği İttifak bloğunda girmek mecburiyetinde kalmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun dâhil olmasıyla harbin önce zemini, sonra da zamanı genişlemiştir.” dedi.

Çanakkale Savaşının, I. Dünya Harbinin süresini iki yıl uzattığının herkes tarafından kabul edildiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Bülent Atalay sunumunda şu ifadelere yer verdi:

“Mehmetçik, ateş kusan silahlara karşı ölüme koşmakta tereddüt etmedi”

“Çanakkale Cephesi, İtilaf bloğunda yer alan Çarlık Rusya’sında başlayan iç karışıklıkları bertaraf etmek gayesiyle müttefiklerinden yardım talebi ve Rus tahıllarına kıta Avrupa’sının duyduğu ihtiyaca binaen her iki tarafı en kısa sürede rahatlatmak yalnızca Türk boğazlarından geçilerek gerçekleştirilebilecekti. Boğazı geçeceklerinden emin olan İtilaf Devletleri’nin hesaplarını Türk milleti, altüst ederek sulara gömmeyi önce deniz, sonra kara savaşlarıyla başardı. Bunda hiç kuşkusuz büyük bir maharetle boğaza mayınların döşenmesinde sembol olan Nusret mayın gemisi ve komutanların payı büyüktür. Kara savaşlarında da başta Yarbay Mustafa Kemal Bey olmak üzere pek çok kuvvet komutanının tecrübeleri, kurmay zekâları ve hepsinden de önemlisi Mehmetçiğe olan sonsuz güvenleriydi. Bunun en bariz örneği, yerine getirilip getirilmeyeceği hususunda hiç tereddüdü olmayan Yarbay Mustafa Kemal Bey’in ‘taarruzu değil, ölmeyi emrettiği’ tarihin kırıldığı andır. Mehmetçik, ateş kusan silahlara karşı ölüme koşmakta tereddüt etmedi. Zira Mehmetçiğin ve kendisinin de inandığı İslam’ın şehitlik ve gazilik unvanlarının mertebesinin yüksekliğiydi.

Türkiye’nin pek çok şehrinden lise talebeleri öğretmenleriyle birlikte bir daha dönmemek üzere cepheye koştular. Ödenen bedelin ağırlığına şüphe yok, lakin değerine paha biçilemez. Sonuç olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne giden yolun sağlam taşlarının döşenmesini 1911 Trablusgarp Savaşı’nda millet teşkilatlandırıldığında emperyalizmin nasıl dize getirildiğini bizzat görerek Mustafa Kemal Atatürk yaşamıştı. Çanakkale Zaferi ile edindiği tecrübe ve Türk milletine olan itimadı tamamen arttı ve nihayet bu durum Millî Mücadele döneminde zirveye ulaştı ve ilelebet payidar kalacak olan Cumhuriyete ulaşıldı. Bütün şehitlerimizi tekrar rahmetle anarken programa 550’yi aşkın katılımın olması istikbale ve istiklale dair ümidimizin artarak daha da kuvvetlenmesini somut ispatıdır.”

Program, soru-cevap kısmının ardından sona erdi.


Bu içerik 27.03.2023 tarihinde yayınlandı ve toplam 375 kez okundu.