Trakya Üniversitesi Doğal Afet Yönetimi Uygulama Ve Araştırma Merkezi, “Zemin Sıvılaşması ve Afet Oluşumuna Etkisi” başlıklı çevrim içi konferansta Süleyman Demirel Üniversitesi’nden Doç. Dr. Osman Uyanık’ı konuk etti.
Yapı incelemeleri ve zemin sıvılaşmaları üzerine dünya literatürüne de giren çalışmaları ile tanınan ve bu alanda çok sayıda yayını bulunan Süleyman Demirel Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi ve aynı zamanda TÜDAM Danışma Kurulu üyesi Doç. Dr. Osman Uyanık, Trakya Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen “Zemin Sıvılaşması ve Afet Oluşumuna Etkisi” başlıklı çevrim içi konferansa konuşmacı olarak katıldı.
Trakya Üniversitesi Doğal Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mehmet Ali Kaya’nın açılış konuşması ile başlayan konferansa Trakya Üniversitesi akademik ve idari personeli, Edirne AFAD Şube Müdürü Deniz Bitek ile çok sayıda öğrenci ve vatandaş katıldı.
Doğa olaylarının, insan ve doğal kaynaklı olmak üzere iki şekilde de gerçekleşebileceğini söyleyen Doç. Dr. Osman Uyanık, bazı doğal gibi görünen afetlerin arkasında aslında insan gerçeğinin yattığını söyledi. Buzulların erimesi, kuraklık, kıtlık ve benzeri olası pek çok afetin insanların davranışları ve alışkanlıklarından kaynaklandığını ifade eden Doç. Dr. Osman Uyanık, deprem gerçeğine de dikkat çekerek yapıların inşa edildiği zeminler konusunda uyarılarda bulundu.
Deprem dalgalarının neler olduğu ve ne tür ortamlarda oluştuğundan bahseden Doç. Dr. Osman Uyanık, 1999 yılında Kocaeli’nde ve yakın zamanda İzmir’de yaşanan depremlerin de zemin sıvılaşmasından kaynaklandığını belirterek “Zemin sıvılaşmasını, kısaca zeminin sıvı gibi davranması olarak ifade edebiliriz. Deprem, sarsıntı veya benzeri hızlı yükselmeler sonucunda yer sertliğinin azalması durumunda sıvılaşma olur. Bu tür sıvılaşan zeminlerde kurulan yapılar için ise afet kaçınılmazdır. Sıvılaşan zemine bir yapı inşa edildiğinde önlem alınsa dahi bu binalar hasar veya yıkıma uğrayabilir. Bu noktada, alüvyon zeminlerin imara kapatılmasını öneririm. Fakat kapatılamıyorsa burada inşa edilen yapıların en fazla iki katlı ve çok dayanıklı olmaları gerekir. Dağlık alanları yerleşim alanı, toprak alanları ise başka amaçlar için kullanabiliriz. Ülke olarak tüm imkânlara sahibiz.” dedi.
Bir buçuk saati aşkın bir süre devam eden konferans, soru-cevap bölümüyle sona erdi.