Sultan II. Bayezid Külliyesi Trakya Üniversitesi İmaret Müzesi’nin açılışı için Edirne’ye gelen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi ve TBMM Başkanı Sayın Prof. Dr. Mustafa Şentop’a Osmanlı saray mutfağının en nadide örnekleri sunuldu. Ülkemizin yeme-içme kültürü ile geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları konularında yapılan çalışmalara önderlik yapan Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi; kendilerine takdim edilen ve saray geleneğine göre hazırlanmış yemek ve şerbetleri dikkatle inceleyerek takdirlerini ifade etti.

Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi, TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop ve eşi Sabriye Şentop ile beraberindeki heyet, Trakya Üniversitesi’nin kadim medeniyetimizin en güzel örneklerinin sergilendiği Sultan II. Bayezid Külliyesi Trakya Üniversitesi Sağlık Müzesi ile İmaret Müzelerini, Rektör Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu ve eşi Uzm. Dr. Nilgün Tabakoğlu mihmandarlığında gezdi. Osmanlı İmparatorluğu’nun sosyal devlet anlayışını yansıtan imaret kültürünün yaşatıldığı Sultan II. Bayezid Külliyesi Trakya Üniversitesi İmaret Müzesi’nde, dönemin saray yemekleri ve şerbetleri de misafirlere sunuldu.

Emine Erdoğan Hanımefendi, Trakya Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı, Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanı, Gastronom Öğr. Gör. Burak İşçimen ve ekibi tarafından hazırlanan, Osmanlı Saray Mutfağı’nda önemli bir yere sahip ıspanaklı bulgur borani, süt kebabı, zirva, güllaç baklavası, mutancana, güllaç paludesi, elma dolması, kavun dolması, etli badem çorbası, kalbuni pilavı, kuzu tandır gibi yemeklerle birlikte tıp geleneğimizde önemli yeri olan ahududu, elma, mor fesleğen, ıhlamur, kayısı, nane-limon ve üzüm şerbetleri hakkında bilgi aldı.

Yemek ve şerbetlerin tedavi edici özelliğinin yanı sıra önleyici sağlık hizmetleri içerisinde de önemli bir yeri olduğunu belirten Öğr. Gör. İşçimen şunları aktardı:

“Yemeklerimizi ve şerbetlerimizi aslına uygun olarak hazırladık.”

“Atalarımız, yiyecek ve içeceklerin tedaviyi destekleyici unsurlarını göz önünde bulundurarak darüşşifada yatan hastalara özel menüler hazırlamış. Uzm. Dr. Nilgün Tabakoğlu’nun fikir ve girişimleri ile hayata geçirdiğimiz Şerbet Evi için menümüzü hazırlarken Topkapı Sarayı ve Edirne Yazma Eserler Kütüphanelerinde arşiv taraması yaptık. Bu taramalar neticesinde bulduğumuz şerbet ve şurupları, tıp alanında kullanım alanları ve tarifleri ile ilgili bilgilerle aslına uygun olarak hazırladık. Yemek listemizde de Edirneli büyük cihan padişahı Fatih Sultan Mehmet’in sevdiği yemekleri bulmaya ve onları hazırlamaya özen gösterdik. Bu yemeklere ek olarak Osmanlı saray mutfağının benzersiz örneklerini sunduk.”

Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi: “Beslenmenin sağlıklı yaşamla ilişkisini gösteren bu mekânları, günümüze kazandıran kurumları ve emeği geçen herkesi kutluyorum.”

Osmanlı saray mutfağı örneklerini dikkatle inceleyen Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi, şerbet ve yiyecekleri çok beğendiğini ifade etti. Osmanlı mutfak kültüründe şifa düşüncesinin hâkim olduğunu ve bu düşünce çerçevesinde oluşmuş yaşam tarzının hastalıklara karşı kalkan olacağını ifade eden Sayın Hanımefendi, “Ecdat şifayı yalnız ilaçta aramamış. Darüşşifa, yaklaşık 6 asır öncesinde, çağın ötesinde bir şifa kapısı olmuştur. Bizim medeniyetimiz şifahaneler kurarak hastalıklara şifa üzerinden yaklaşmış. Şifayı ilaçta olduğu kadar doğada, yeme-içmede, müzikte, yani yaşamın tam ortasında aramıştır. Sağlığı, bir yaşam biçimi haline dönüştürmüştür." dedi.

İmarethanelerin, sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın en çarpıcı örneği olduğunu ifade eden Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi, böylesine önemli ve tarihî mekânların günümüze taşınmasını değerli bulduğunu belirterek, “Beslenmenin sağlıklı yaşamla ilişkisini gösteren bu mekânda, hastalara uygun yemekler hazırlanmış, aynı zamanda hasta yakınlarını ve fakirleri gözeten bir sosyal dayanışma örneği sergilenmiştir. Bu tarihi mekânları, günümüze kazandıran kurumları ve emeği geçen herkesi kutluyorum.” dedi.