Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi, Sultan II. Bayezid Külliyesi’nin menkıbevi şahsiyeti Aşçı Yahya Baba’nın türbesini ziyaret ederek dua etti ve Yahya Baba Hazretleri’nin 500 yıl öncesine dayanan âdetini, kabri başında yeniden canlandırdı. Hanımefendi, türbe ziyaretinde, ecdadın sadece insanı değil tüm mevcudatı düşünen anlayışının tezahürü olan Aşçı Yahya Baba Hazretleri’nin sırrına binaen, 500 yıllık âdeti yeniden canlandırarak sembolik olarak mevcudata pilav serpti. Türkiye’nin ilk ve tek imaret müzesi olan Sultan II. Bayezid Külliyesi Trakya Üniversitesi İmaret Müzesi’nin açılışı için Edirne’ye gelen Emine Erdoğan Hanımefendi’ye, TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop ve eşi Sabriye Şentop eşlik ederken, kendilerine Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu ve eşi Uzm. Dr. Nilgün Tabakoğlu mihmandarlık yaptı. Külliye yakınında bulunan Aşçı Yahya Baba Hazretleri’nin türbesini ziyaret eden misafirler, edilen duanın ardından, Osmanlı’nın tüm mevcudatı düşünen anlayışının sembolü niteliğindeki pilav serpme âdetini birlikte gerçekleştirdi.
“Trakya Üniversitesi 500 yıllık âdeti yeniden canlandırıyor…”
Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi’nin 500 yıl aradan sonra yeniden canlandırdığı Aşçı Yahya Baba Hazretleri’nin Tunca Nehri balıklarına pilav serpme âdeti, bundan böyle her cumartesi günü saat 17.00’de düzenlenecek. Söz konusu tören, Trakya Üniversitesi tarafından bir gelenek haline getirilecek.
Aşçı Yahya Baba’nın Menkıbevi Hayatı Hakkında…
Edirne evliyasından olup doğum ve vefat tarihi belli değildir. On beşinci asırda yaşadığı bilenen Aşçı Yahya Baba, Tunca Nehri kenarındaki Sultan II. Bayezid Külliyesi’nde aşçıbaşılık yapardı. Pişirdiği güzel yemekleri yiyip yüce Allah’a şükreder, “Devamı devlet, nasibi cennet” diye dua ederdi. Yemekten sonra sohbetlerinde: “Vücudunu gıdayla besleyen şeklen pehlivan olur. Ruhunu Allah Teâlâ’nın aşkı ile dolduran gönülden evliya olur. Helal lokma ibadet ettirir, haram lokma kötü yola sevk ettirir. Sizin karnınız toksa hüner açları görmektir.” diye buyururdu.
Aşçı Yahya Baba sadece insanları değil, bütün mahlûkatı sever ve düşünürdü. Her gün yemek dağıtımından sonra artan pilavı Tunca Nehri’ndeki balıklara dökerdi. Bir süre sonra Külliye’nin ambar memuru, “Her gün pilavlar Tunca Nehri’ne dökülüyor, demek ki pirinç fazla geliyor. Verilen pirinç miktarını azaltın.” diye emir verir. Kilerci, her gün artan pilav kadar az pirinç vermesine rağmen, her zamanki kadar pilav artar. Aşçı Yahya Baba yine bu pilavı kepçelerle nehirdeki balıklara serper. Her gün pirinç azaltılmasına rağmen sonuç değişmez. Öyle olur ki durum Sultan II. Bayezid-ı Veli’ye aks ettirilir. Sultan durumun hikmetini merak eder ve Yahya Baba’yı denemek ister. Kararlaştırılan günde misafirler her zamankinden fazla; pirinç miktarı ise her zamankinden az olmasına rağmen pilav yine artar. Padişah, yemekten sonra Yahya Baba’yı takip eder. Hazret, yine balıkların nasibini nehre dökeceği sırada Sultan II. Bayezid “Yahya Baba! Bu yaptığın israf değil midir?” diye seslenir. O esnada binlerce balık başını sudan çıkarıp “Sultanım! Devletin artığını bize çok mu görüyorsun? Senin devletinin ikramı sadece insanlara mıdır?” der. Aşçı Yahya Baba “Sırrımız ayan oldu!” diyerek secdeye kapanır ve ruhunu teslim eder.
Bu içerik 08.10.2020 tarihinde yayınlandı ve toplam 274 kez okundu.