Makedonya Eski Cumhurbaşkanı Prof. Dr. Gjorge Ivanov´a Trakya Üniversitesi´nde Fahri Bilim Doktorluğu ünvanı verildi.
Makedonya Eski Cumhurbaşkanı Prof. Dr. Gjorge Ivanov´a, Trakya Üniversitesi Senatosu tarafından, uluslararası İlişkiler alanındaki çalışmalarından dolayı Fahri Bilim Doktorluğu ünvanı verilmesi töreni gerçekleştirildi. Balkan Kongre Merkezi’nde düzenlenen tören öncesinde Makedonya Eski Cumhurbaşkanı Prof. Dr. Gjorge Ivanov, "Müslüman, Hristiyan ve Yahudi Toplumlarının Bir Arada Yaşamalarını Sağlayan Osmanlı Modeli" başlıklı bir konferans gerçekleştirdi.
Programa Vali Yunus Sezer, Rektör Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Büyükelçi Murat Ahmet Yörük, İl Jandarma Komutanı J.Alb. Hacı Ali Büber, İl Emniyet Müdürü Onur Karaburun, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Osman Nuri Hatipoğlu, Prof. Ahmet Hamdi Zafer, Prof. Dr. Metin Aydoğdu, Kuzey Makedonya Edirne Fahri Konsolosu Eser Cevahir ile dekanlar, müdürler, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı ile Kuzey Makedonya Cumhuriyeti Milli Marşı’nın okunması ile başlayan programda Trakya Üniversitesi tanıtım filmi izlendi. Ardından Trakya Üniversitesi Balkan Senfoni Orkestrasının Balkan Müzikleri Konseri beğeniyle dinlendi.
Konserin ardından gerçekleştirilen açılışta konuşan Rektör Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Trakya Üniversitesinin tarihi bir gün yaşadığını ifade ederek “Edirne, bir payitahttır. Osmanlı Devleti’ne 92 yıl başkentlik yapmış kutlu bir beldedir. Nice büyük padişahlara, sultanlara, vezirlere, elçilere ev sahipliği yapmış, ağırlamış kadim bir şehirdir. Bu kadim şehrin bugünkü misafiri; kardeş ve dost ülke Makedonya’nın iki dönem cumhurbaşkanlığı görevini üstlenmiş Prof. Dr. Gjorge Ivanov. Sayın Ivanov hoş geldiniz, şeref verdiniz.” sözleriyle konuşmasına başladı. Rektör Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu “ Sayın Ivanov, 10 yıl boyunca Cumhurbaşkanlığı yapmış bir hukuk profesörü. Kendisi sonraki süreçte de iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde aktif rol oynamıştır. Sayın Ivanov aynı zamanda büyük bir entelektüel. Bir cumhurbaşkanı olarak dünyayı çok iyi gören, okuyan ve analiz eden biri. Kendisinin Üniversitemizde olmasından ve bilgi ve tecrübelerini paylaşacak olmasından gurur duyduğumuzu belirtmek isterim.” dedi.
Edirne hakkında bilgi vererek konuşmasını sürdüren Tabakoğlu “Edine Osmanlı Devleti’ni en iyi anlatan şehirdir. Fatih’in doğup, büyüdüğü bir şehir. Bilinen 56 medresesi ile eğitimin her zaman ön planda olduğu bir şehir. Balkan coğrafyasındaki bütün önemli özelleri bünyesinde bulunduran bir Balkan şehri Edirne. Camisiyle, kilisesiyle, sinagoguyla bir imparatorluk bakiyesi. Bir arada, barış içerisinde yaşama başarısını göstermiş bir şehir. 500 yıl dünyanın en zor coğrafyası olan Kafkaslar’da, Orta Doğu’da, Balkanlar’da barışı yaşatmış bir medeniyetin başkentliğini yapmış bir şehir. Bu açıdan bu şehrin üniversitesi olarak, bu şehrin misyonunu, vizyonunu, özelliklerini yansıtmak anlamında bu buluşmayı önemli buluyoruz.” dedi.
Makedonya’daki birçok kurumla köklü iş birlikleri bulunduğunu belirten Rektör Tabakoğlu “Trakya Üniversitesi ve Makedonya üniversiteleri arasındaki eğitim, kültürel iş birliği ve diğer faaliyet alanlarında sürdürülen uluslararası iş birlikleri neticesinde Trakya Üniversitesi’nin Makedonya’dan 5 üniversite ile ikili iş birliği anlaşması, 5 üniversite ile Erasmus anlaşması bulunuyor. Ayrıca Üniversitemizde, Makedonya’dan gelen 150 öğrenci eğitim görmekte. Üniversitemizin Kurucusu, Daimi Genel Sekreteri ve Kalıcı Yönetim Kurulu Üyesi olduğu Balkanların en aktif üniversite birliği Balkan Üniversiteler Birliğinde yer alan 5 Makedonya üniversitesi ile karşılıklı iş birlikleri ve temaslarımızı sürdürmekteyiz. Makedonya ile olan yakın iş birliklerimiz içerisinde belki de en önemlisi, örnek modellemesi ile bölgenin en önemli AR-GE ve inovasyon üssü Trakya Üniversitesi Teknopark’ın benzer modelleme ve yapısı ile Makedonya’ya kazandırılması amacıyla iş birliği anlaşmalarına ve ortak çalışmalara imza attık.” dedi.
Dünya’nın zor günler geçirdiğini ve Gazze’de bir insanlık dramının yaşandığını vurgulayan Rektör Tabakoğlu “Maalesef bugün dünyanın gözleri önünde gerçekleşen soykırıma ses çıkaramayan bir düzen mevcut. Hastanelerin bombalandığı; bebek, çocuk, kadın, denilmeden insanların öldürüldüğü topraklar, bir dönem barışın hüküm sürdüğü, birlikte yaşamın örneklerinin sergilendiği topraklardı. Ecdadımızın ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!’ ve ‘Bir insanı öldürmek tüm insanlığı öldürmek gibidir!’ düsturlarının yerini emperyalist zihniyetlerin işgal etmesi bugün Gazze’de yaşanan acı tabloyu doğurdu. İşte tam bu noktada, kendisinin bir entelektüel, bilim insanı ve siyasetçi kimliği ve tarafsız bir gözle yaşanılan durumu anlatacağı konferans büyük önem taşıyor. Sayın Ivanov, "Müslümanların, Hristiyanların ve Yahudilerin Bir Arada Yaşamalarına İlişkin Osmanlı Modeli" isimli konferansını gerçekleştirecek.” diyerek Makedonya Eski Cumhurbaşkanı Prof. Dr. Gjorge Ivanov ve programa katılan herkese teşekkür etti.
Vali Yunus Sezer, Makedonya Eski Cumhurbaşkanı Prof. Dr. Gjorge Ivanov’a Edirne’ye geldikleri için teşekkür ederek başladığı konuşmasında “Konferansın konusu dünyanın ihtiyacı olan bakış açısını yansıtacak özellikte bir konu. Dolayısıyla hepimizin istifade edeceği ve bir nebze olsun kendimizi, kaybettiğimiz değerleri ve dünyanın ihtiyacı olan değerleri bulacağımız bir konferans. Filistin meselesi aslında bugünkü konunun bir aynası gibi. Yüzyıllardır beraber, kardeşçe yaşayan Yahudi, Müslüman ve Hristiyan milletlerin son dönemde Gazze’deki olayları da göz önüne aldığımız zaman birbirlerine karşı nasıl bu kadar toleranssız olacaklarını ve kötüleşebileceğini, on binlerce insanın canına kıyılabileceklerini, onlarca ibadethanenin nasıl yok edilebileceğini göstermiş durumda. Aslında 20. ve 21. yüzyılın medeniyet tasavvuru açısından dünyaya kazandırdığı hiçbir şey yok. Çünkü içerisinden insan ve merhamet duygusunu soyutlamış bir medeniyet tasavvuru var. Dolasıyla insanların birbirine karşı hoşgörüsünün ve toleransının sıfıra indiği ve ferdiyetçiliğin son derece yükseldiği, aynı zamanda tüketim toplumunun dayatıldığı ve insanı anlama, medeniyeti anlama adına birçok kavramın soyutlaştığı ve anlamını yitirdiği bir dönemde yaşıyoruz. Kral Midas gibi her dokunduğu nesnenin altın olmasını isteyen bir medeniyet anlayışıyla, sonradan benim neden bir çiçek bahçem yok diye sorgulayan bir anlayışla karşı karşıyayız. Önce sahip olduklarımızı bütün değerlerimizi yok ediyoruz, sonrada bu değerlere neden sahip değiliz diye kendi kendimizi sorguluyoruz. Ünlü düşünür Nietzsche bu konu ile ilgili olarak dünyanın hızla çölleştiğini söylüyor. Gerçekten de geldiğimiz noktada birçok kavramın, ahlaki değerlerin, geleneklerin, göreneklerin ve din duygusunun sorgulandığı bir dönem yaşıyoruz ve bunu 21. yüzyıl başından itibaren ortaya koyan bir anlayış bize dayatıyor. Dolasıyla Edirne çok güzel bir örnek. Selimiye’yi incelediğimiz zaman minaresinden giriş kapısına kadar her alanı insana göre dizayn edilmiş ve içerisinde bir detayın, bir zarafetin olduğu yapılardan, bugün tamamen bunlardan soyutlanmış ve estetik duygusundan arındırılmış yapılara ve insanlara sahip olmaya başladık. Bu açıdan bugün kıymetli konuğumuzun bize anlatacağı Osmanlı’daki ortak yaşama kültürü, dünyanın kaybetmiş olduğu bir değeri hatırlatma adına çok önemli ve anlamlı.” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunun 100. yılını kutlayarak ve aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’ne ve dost Türk halkına barış, refah ve başarılarla dolu nice yüz yıllar dileyerek konuşmasına başlayan Makedonya Eski Cumhurbaşkanı Prof. Dr. Gjorge Ivanov, Edirne’de, Trakya Üniversitesinde bulunmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu ifade etti.
Ivanov, Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın “Cumhuriyeti Balkanlar’dan gelenler kurdu.” sözüne atıfta bulunarak Türkiye Cumhuriyetinin kurucularının birçoğunun Balkanlı olduğunu vurgulayarak “Bugün, huzurunuzda hakkında konuşmak istediğim konu, bölgemizde yaşanan ve gelecek adına hepimizde büyük kaygılar ve korkular yaratan güncel olaylardan kaynaklanmaktadır. Bunlar, Yakın ya da Orta Doğu’da yaşanan savaşlarla çatışmalar; İsrail’le Hamas arasında yaşanan savaş, Ukrayna savaşı ve Orta Afrika coğrafyasında barışı tehdit eden olaylardır. Bu savaşlar ve çatışmalar, bütün savaşların temelinde yatan konuları ve bu çatışmaların barışçıl yollardan çözüm olasılıklarını tekrar tekrar gündeme getirmektedir. Günümüzde yaşanan bütün bu savaşların nedenlerini ve sonuçlarını anlatmaya şu anda zamanımız yetmeyeceği için son 5.000 yılın olaylarına çeşitli animasyon videoları aracılığıyla şöyle bir göz atalım isterseniz.” diyerek yakın ve orta doğuda 5000 yıllık süreçte hakimiyet kuran devletleri gösteren bir video izletti.
Ortadoğu tarihi boyunca yaşanan savaş ve çatışmaların çoğu, "Kutsal Topraklar"la bağlantılı olduğunu ifade eden Ivanov “Günümüzde "Kutsal Topraklar" terimi, kabaca bugünkü İsrail devleti, Filistin devleti ve Lübnan'ı kapsayan bölgeyi ifade etmektedir. Bu bölge, daha doğrusu bölgedeki yerler; Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam gibi tek tanrılı dinler için çok büyük bir öneme sahiptir. Yahudilik ve Hıristiyanlığın en kutsal şehri ve aynı zamanda İslam'ın üçüncü en kutsal şehri olan Kudüs, “Kutsal Topraklar” bölgesinin en önemli şehridir. Kudüs, Yahudiler için birinci ve ikinci tapınaklarının bulunduğu yer olmasının yanı sıra, Tevrat’ın büyük bir kısmı için taşıdığı tarihsel önemi dolayısıyla en önemli şehir iken; Hıristiyanlar için, İsa'nın öğretilerinin ve çektiği işkencelerinin tarihî mekanı; Müslümanlar için de Mekke'deki Kâbe'den önce ilk kıblenin bulunduğu ve İsra ve Mirac hadisesinin yaşandığı kutsal bir yerdir. Bu bölgenin kutsallığı, Haçlı Seferleri'nin yapılmasının ve Müslümanlar tarafından yeniden fethedilmesinin temelini oluşturmuştur. Bugün İsrail ile Filistin arasındaki mevcut savaş da kısmen, “Kutsal Topraklar”ın kontrolüne ilişkin dinî inançlarla ilgilidir.” diyerek kutsal toprakların zaman içerisinde kimler tarafından ele geçirildiğini ve kaybedildiğini gösteren bir animasyon film gösterdi.
Dünyanın barıştan çok savaşla meşgul olduğunu vurgulayan Ivanov, “Hakkında belge ve kaynakların bulunduğu insanlık tarihinin son 3.500 yılı incelendiğinde, 3.200 yılın savaşlarla, bunların içinden yalnızca 300 yılın barışla geçtiği görülecektir. Conway W. Henderson’un ifadesine göre, M.Ö. 3500’lü yıllarından M.S. 20. Yüzyılın başlarına kadar geçen zaman diliminde dünyada 3,5 milyar insanın hayatını kaybettiği 14.500 savaş yaşanarak geride barışla geçen yalnızca 300 yıl kalmıştır. İlginç olanı ise, bugün yaygın olan görüş ve düşüncelerin aksine dünya tarihinde barışın, Ortadoğu ve Balkanlarda en uzun süre hakimiyet sürmüş olmasıdır. Barışın en uzun sürdüğü bu dönemler tarihte Pax Romana (Roma Barışı) ve Pax Ottomana (Osmanlı Barışı) olarak bilinmektedir.” diyerek Pax Romana ve Pax Ottomana dönemleri hakkında detaylı bilgi verdi.
18. ve 19. Yüzyıldaki Batılı tarihçilerin Osmanlı İmparatorluğuna önyargı ile yaklaştıklarını ifade eden Ivanov “Böylesine önyargılarla dolu bu olumsuz bakış açısı, belki de o dönemde kendi içinde kavgalı olan Avrupa’nın, birkaç yüzyıldan beri mutlak güç sahibi olan ve kendi içinde sağlam ve güçlü bir idare ile kendisine güçlü bağlarla bağlı olan hoşgörülü bir nüfusa sahip olan ve birkaç yüzyıldan beri Müslüman, Hristiyan ve Yahudi toplumlarının barış, huzur ve uyum içinde yaşadığı bir imparatorluk olan Osmanlı Devleti’ne karşı duydukları kıskançlık ve hoşnutsuzluğundan ileri geliyordu. Belki bazılarının içinde bugün de bulunan bu önyargılardan dolayıdır ki “Pax Ottomana” yani “Osmanlı Barışı” ifadesine, kaynaklar veya literatürde “Pax Romana” ifadesi kadar sık rastlanmamaktadır. Yine de bazı yazarlar ya da tarihçiler “Pax Ottomana” ifadesini, Osmanlı İmparatorluğu hakimiyeti altında bulunan bölgelerdeki barış ve istikrar dönemini tarif etmek için kullanmışlardır. Tarif edilen dönem tarihte Osmanlı İmparatorluğu’nun Orta Doğu’da, Güneydoğu Avrupa yani Balkanlarda, Karadeniz kıyısında ve Kuzey Afrika’nın bir kısmında en güçlü ve en etkili güç olduğu dönemi kapsamaktadır. 13. Yüzyılın başlarından Osmanlıların gelişine kadar Romalılar, Bulgarlar, Sırplar, Arnavutlar, Yunanlılar, Franklar, Latinler arasında sürekli savaşların ve silahlı çatışmaların yaşandığı bu bölgeler için Osmanlı İmparatorluğu idaresi, barışın teminatıydı. "Pax Ottomana"nın en temel özelliği, Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan herkese kendi dininin gereklerini yerine getirme hakkını tanımaktı. Çünkü Osmanlı, kendi bölgelerinde yaşayan farklı dinlere karşı herhangi bir ayrımcılık yapmıyordu. Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yaşayan Müslümanlar, Yahudiler ve çeşitli Hıristiyan kiliseleri, Balkanlar ve Ortadoğu'da kendi aralarında kavgalı olan bölgelerin ve bu bölgelerdeki insanların birlik olması ve barışmasını sağlayan, kendine özgü “bir arada yaşama” modelleri meydana getirmişlerdir.” dedi.
Osmanlı Devleti’nde barışçıl bir arada yaşama modelinin, uzun yüzyıllar boyunca hayatta kalmasını ve başarılı bir şekilde sürdürülmesini sağlayan unsurların merhamet ve hoşgörü, zimmilik, yönetim çeşitliliği, ekonomik ve kültürel temaslar, merkezi devlet ve kanun düzenleme sistemi olduğunu ifade eden Ivanov, Osmanlı'nın Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudiler arasındaki bir arada yaşamayı sağlayan modellerini anlayabilmek için "Pax Ottomana" (Osmanlı Barışı) dönemine ışık tutan İslam tarihinin bilinmesi gerektiğini söyleyerek İslam tarihi hakkında bilgi verdi.
Konuşmasının sonunda millet sistemine değinen Ivanov “Osmanlı İmparatorluğu'ndaki millet sisteminin yazılı belli bir resmî belge veya kanunu yoktu. Bu sistem, İmparatorluğun uygulamalarının ve ihtiyaçlarının bir sonucu olarak zamanla oluşmuş ve gelişmiştir. Her ne kadar Millet sisteminin temellerini açıklayan spesifik bir belge bulunmasa da bu sistem İslam hukuku ve Osmanlı İmparatorluğu’nda oluşan dinî ve etnik praktikler ışığında incelenebilir.” dedi.
Konferansın ardından Rektör Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Makedonya Eski Cumhurbaşkanı Sayın Prof. Dr. Gjorge Ivanov’a cübbe giydirerek “Fahri Doktora Beratı”nı takdim etti. Ayrıca Rektör Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Makedonya Eski Cumhurbaşkanı Sayın Prof. Dr. Gjorge Ivanov’a “Hüner bir şehr bünyad etmekdir / Reaya kalbin abad etmekdir.” Yazan Fatih Sultan Mehmet’in sözünün yer aldığı Hat sanatıyla yapılmış tabloyu hediye etti. Program toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.
Program öncesinde Rektör Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Makedonya Eski Cumhurbaşkanı Sayın Prof. Dr. Gjorge Ivanov’u makamında ağırladı. Ivanov’un, Trakya Üniversitesi Şeref Defteri’ni imzalamasının ardından Rektör Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Trakya Üniversitesini anlatan bir sunum gerçekleştirdi.