Çağdaş Bulgaristan Türk edebiyatının önde gelen şairlerinden Recep Küpçü (28 Eylül 1934-26 Nisan 1976), Trakya Üniversitesi ile Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği iş birliğiyle düzenlenen “Doğumunun 79. Yıl Dönümünde Dava Adamı ve Şair Recep Küpçü Paneli”nde anıldı. Trakya Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Süleyman Pişkin, Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Dr. Esma Gündoğdu, şair Recep Küpçü’nün eşi Cemile, oğlu Erdinç ve gelini Emel Küpçü’yle birlikte katılırken, Bulgaristan’tan, Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’dan pek çok şair ve yazar da panelde hazır bulundu.
Üniversitemiz adına yürütücülüğü Balkan Araştırma Enstitüsü tarafından yapılan ve 28 Eylül 2013 Cumartesi günü saat 14.00’te Edirne Halk Eğitim Merkezinde düzenlenen panelde, Üniversitemiz öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ahmet Günşen ve Yrd. Doç. Dr. Esat Can ile Recep Küpçü’nün yakın dostu ve çağdaş Bulgaristan edebiyatının önde gelen şairlerinden Nedyalko Yordanov ve Recep Küpçü’nün yakın arkadaşlarından şair Ahmet Türkay konuşmacı olarak yer aldılar. Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencilerinden Ebru Güzel ve Zeki Ateş de şairin şiirlerini seslendirdiler.
Panel açılış konuşmaları ile başladı. Sırasıyla Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Dr. Esma Gündoğdu, Burgas (Bulgaristan) Türk Kültür Merkezi Başkanı Mücella Bilal ve Trakya Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Süleyman Pişkin söz aldılar.
Rektör Vekili Prof. Dr. Süleyman Pişkin “Panelin düzenlenmesinde emeği gecen herkese teşekkür etti.” ve şairin "Garip Hâl" şiirini okudu.
Geçici değil mi dostum,
şu gördüğün bütün güzellikler ?
şu gördüğün bütün güzellikler ?
Bütün güzellikler gibi
güzel günler de çabuk geçer.
güzel günler de çabuk geçer.
Çabuk geçer yaz günleri,
bayram günleri,
düğün günleri...
bayram günleri,
düğün günleri...
Zamanla bu güzel günler,
birer anı olur.
Ve onları hatırladıkça,
yürekler burkulur...
birer anı olur.
Ve onları hatırladıkça,
yürekler burkulur...
Her üç konuşmacı da, sanat ve sanatkârın önemine vurgu yaparak şair Recep Küpçü’nün millî ve evrensel değerleri arı ve akıcı bir Türkçe ile başarılı bir şekilde ortaya koymuş büyük bir şair olduğunu belirtti.
Açılış konuşmalarının ardından “Doğumunun 79. Yıl Dönümünde Dava Adamı ve Şair Recep Küpçü Paneli”ne geçildi. Paneli yöneten Prof. Dr. Ahmet Günşen özetle, “Toplumları millet olma derecesine çıkaran değerlerin başında edebiyat sanatının geldiğini, bunun içindir ki, ünlü Fransız yazar ve düşünür Balzac’ın ‘Edebiyatı olan topluluk, millettir.’, Namık Kemal’in de ‘Edebiyatsız millet dilsiz insan kabilinden olur.’ dediğini, tıpkı millî şairlerimizden Mehmet Emin Yurdakul’un, ‘Bırak beni haykırayım, susarsan sen matem et, ki şairleri haykırmayan bir millet sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir.’ Sözlerinde ifadesini bulduğu şekilde, şair ve yazarların mensubu bulundukları milletlerin vicdanı ve dili olduklarını, bir dava adamı ve şair olan merhum Recep Küpçü’nün Türk kültür coğrafyasının bir parçası olan Bulgaristan Türk edebiyatında yerel ve millî değerlerin yanında evrensel değerleri de yakalamış ve sesini, sanatını duyurmuş büyük bir şair olduğunu, kısa ömrüne büyük başarılar sığdırarak bir yandan Türk edebiyatına söz incileri düzerken diğer yandan Balkan barışına hizmet ettiğini ve hâlâ aranan, anılan bir sanatkâr ve dava adamı olduğunu…” vurguladı.
Yrd. Doç. Dr. Esat Can da, Recep Küpçü’nün başarılı ve büyük bir şair olmanın ötesinde, duruşu ve mücadelesi ile bir “dava adamı” olduğuna dikkat çekerek özetle, “Şair ve dava adamı olan Recep Küpçü, eğilmeyen adamdı, ama aynı zamanda yürüyen adamdı, onun şiirinde “yol” imajı önemli bir yer tutar, bu yollar aşılmaz engeller ve zorluklar taşısa da dağların ardında mutlaka bahar vardır. Recep Küpçü, şiirlerinde kimliğin belirleyici unsurlarından olan ‘din’ üzerinde de durur. Bu duygu ve özlemle ‘Anadolu’nun minarelerine benden selam söyleyin.’ der. Recep Küpçü’nün ölümsüz sevdalarından biri de İstanbul’dur. İstanbul’a olan sevgisi ve özlemi, ömründe hiç görmediği İstanbul’u ona semt semt, mahalle mahalle, sokak sokak öğretir. İstanbul’u bu kadar iyi tanımış olduğuna şaşıranlara, ‘Ben İstanbul’u rüyalarımın coğrafyasından biliyorum.’ derdi.” dedi.
Üçüncü konuşmacı olarak, Recep Küpçü’nün yakın dostu ve zor günlerinde destekçisi olan çağdaş Bulgar şiirinin önde gelen şairlerinden Nedyalko Yordanov söz aldı. Konuşmasını Bulgarca yaptığı için konuşması, TÜ Balkan Araştırma Enstitüsü Türk Dili Okutmanlarından Aynur Özgür tarafından Türkçeye tercüme edilen Nedyalko Yordanov, yakın dostu Recep Küpçü hakkında yazdığı kitaptan bölümler okudu. Onunla ilgili hatıralarını anlatan Yordanov, Küpçü’yü neşeli bir kişi olduğunu, etnik sorun ve farklılıkları hiçbir zaman gündeme getirmediğini vurgulayan N. Yordanov, “Biz Receple kardeş gibi idik. O bizim neşe kaynağımızdı. Konuşmalarından hikmet damlaları seziliyordu. O iliklerine kadar şairdi. Düşüncesi ve yazıları eski filozoflarınkine benziyordu.” dedi.
Son konuşmacı olan şair ve yazar Ahmet Türkay, “Baskıların Yıldıramadığı Şair: Recep Küpçü” başlıklı uzun bir konuşma yaptı. Kendisinin Recep Küpçü’nün en yakın arkadaşlarından biri olduğunu ve kendisinde şairin yirmi kadar mektubunun bulunduğunu belirten Türkay, “Recep Küpçü, büyük bir şair idi, ama o acılar çekti. Bu acılar onu çok üzdü, çocuklarına yiyecek bulamadığı için kırlara çıkıp kara tavuk avlamak zorunda kaldığını, bu hayvanları öldürdüğü için de ayrıca acı ve ıstırap çektiğini, ama çaresiz kaldığını anlattığını; bütün fakirlik ve çaresizliklere, Bulgar baskılarına rağmen, Türklüğünden ve millî duruş ve inançlarından taviz vermediğini, bunun için de 26 Nisan 1976’da faili meçhul bir cinayete kurban gittiğini söyledi.
Program, panelistlere ve şair Recep Küpçü’nün eşine çiçek verilmesiyle sona erdi.
Bu içerik 30.09.2013 tarihinde yayınlandı ve toplam 2475 kez okundu.