Trakya Üniversitesi ve KADEM Tekirdağ Temsilciliği’nin iş birliği ile Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın destekleriyle organize edilen, Balkan coğrafyasında yaşayan soydaş kadınların sorunlarına çözüm önerileri sunulması amaçlanan, TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop ve KADEM Başkanı Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu’nun yanı sıra Türkiye ve Balkanların siyaset, akademi ve sivil toplum alanında önde gelen isimlerinin katıldığı “Mirasımızın İzinde: 1. Balkan-Türk Kadın Çalıştayı” kapsamında, “Balkanlarda Kadın Olmanın Zorlukları ve Sivil Toplum Kuruluşlarının Önemi” başlıklı panel düzenlendi. Doç Dr. Dilek Muz’un moderatörlüğünü gerçekleştirdiği oturuma konuşmacı olarak Yunanistan’dan Sevil Şerifoğlu ve Hülya Emin, Bosna Hersek’ten Sabiha Husic, Kosova’dan Refike Sulçevsi, Kuzey Makedonya’dan Semiha Saraç ve Tanju Bilaloğlu, Moldova’dan Alla Büük, Romanya’dan Türkan Bari ve Gülten Abdullah, Türkiye’den Zeynep Şentop Şahin ve Necla Koytak katıldı.
“Balkanlarda Kadın Olmanın Zorlukları ve Sivil Toplum Kuruluşlarının Önemi” konulu panelde konuşan Sevil Şerifoğlu (Batı Trakya Türk Kadın Platformu Sözcüsü ve İskeçe Türk Birliği Kadın Kolu Başkanı), Balkanlar’da kadınları ve sorunlarını odağına alan bir STK olarak çalıştıklarını belirterek “Kadın sorunlarına çözüm üretmek, sosyal yardımlaşma projeleriyle bölgenin kalkınmasına ve kadınların güçlü bir şekilde sosyal hayata katılımına katkıda bulunmak amacını taşıyan Batı Trakya Türk Kadın Platformu 2008 yılında kuruldu. Yunanistan’da faaliyet gösteren Batı Trakya Türk Kadın Platformu, kurulduğu tarihten itibaren düzenlediği panel, konferans ve kurultaylarla Türk kadınlarının bilişsel, sosyal ve kültürel gelişimini destekledi ve bu doğrultuda çalışmalarına devam ediyor.” dedi.
Hülya Emin (Batı Trakya Gündem Gazetesi Genel Müdürü) 2001 yılında kurulan Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği’nin kuruluş aşamasında karşılaştığı sorunlara değinerek, “42 Türk kadın kurucu üyesi tarafından, derneğin kuruluşunu takiben dernekler özel defterine gerekli kaydın yapılması amacıyla Rodop Tek Hakimli Bidayet Mahkemesi’ne yapılan başvuru mahkeme tarafından reddedilmiş, Türk Kadın Derneği’nin kuruluşuna Yunanistan Devleti tarafından resmi izin verilmemiştir. İç hukuku tüketen Rodoplu kadınlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmuş ve haklı bulunmuştur. Bugün bu dernek Yunanistan’da Türk kimliğinin mücadelesinin sembolü olarak kabul edilmektedir.” dedi.
Sabiha Husic (Medica Zenica Derneği Yöneticisi) sunumunda, Bosna Hersek’te 1992-1995 yılları arasında yaşanan savaşta kadınlara karşı uygulanan cinsel şiddetin aile ve toplum için uzun vadeli olumsuz sonuçlar ortaya çıkardığını belirtti. Husic ayrıca dernek olarak yürüttükleri faaliyetlerden bahsederek “Bu sonuçların önlenmesi için işbirlikçi faaliyetlerin kullanılması ve güçlendirilmesi, birleşik sosyal destek modelleri ve cinsel şiddete maruz kalanlar için destek modellerin tanınması vasıtasıyla travmaların yarattığı izlerin silinmesi amaçlanmaktadır.” dedi.
Refike Sulçevsi (Kosova Kamu Yönetimi Enstitüsü Genel Müdürü) bölgede yer alan STK’ların ve kadın birliğinin aktif olarak var olduğunu ve kadın haklarında olumlu gelişmeler yaşandığını belirttiği konuşmasında, “Kosova’da anayasa ve diğer kanunların yanı sıra toplumda cinsiyet eşitliğinin sağlanması için 2015 yılında bir yasa çıkarılmış olup kurumlarda Türk kadınının temsiliyetine önem verilmektedir.” sözleriyle dikkat çekti.
Semiha Saraç (Makedonya Türk Kadınlar Birliği Başkanı) Kuzey Makedonya’da Türk kadınlarına yönelik kurulmuş ilk sivil toplum teşkilatı olan Makedonya Türk Kadınları Teşkilatı’nın 1997 yılında kurulduğunu belirterek, “Teşkilat, Türkçe eğitim alanındaki eşitsizliği gidermek, Türk kadınının ekonomik bağımsızlığını sağlamak, kadın haklarını genişletmek, kadınların toplumdaki ve kurumlardaki yerini güçlendirmek, kadına şiddeti engellemek, kadınları sağlık konusunda bilgilendirmek ve sosyal konumunu iyileştirmek için seminer, sempozyum ve konferanslar düzenlemektedir.” dedi.
Alla Büük (Gagavuz Genç Yazıcılar Birliği Başkanı), Gagavuz kadınlarının aile içi rollerinin yanı sıra hem politik hem de iş yaşamında üstün başarılar göstermekte olduğunu aktardı. Alla Büük, kadınların çalışma hayatında da yöneticilik pozisyonlarında aktif olarak yer aldığını ve Genç Gagavuz Yazıcılar Birliği’nin ise Gagavuz dilinin korunması ve yeni nesilleri aktarılması konusunda çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti.
Türkan Bari (Romanya Müslüman Tatar Türklerin Demokrat Birliği Kadın Teşkilatı Başkanı), Romanya’da etkin bir varlık gösterdiklerini ifade ettiği sunumunda “1989 yılında Romanya Müslüman Tatar Türklerin Demokrat Birliği kurulduktan sonra, 1993 yılında Kadınlar Komisyonu çalışmaya başlamış olup 2000 yılında Kadınlar Komisyonu teşkilatlanmıştır. Kadınlar Kolu Teşkilatının amacı; din, dil ve kültürün korunması, örf, adet ve geleneklerin tanıtılması, Romanya’daki azınlıklar ile bağlantılar kurulması ve kadınların sağlık problemlerine çare bulunmasıdır. Aynı zamanda Türkiye, Kırım ve tüm Türk Dünyası’ndaki kadın kurumları ile diyalog kurulması amaçlanmaktadır. Bu amaçlara dayanarak her yıl çeşitli faaliyetler düzenlenmektedir. Ayrıca şubeler ‘Kadınlar Dünyası’ başlığı altında etkinlikler gerçekleştirmektedir. Bu sayede Romanya Tatar etnik toplum kimliği tanıtılmakta ve gelecek nesillere aktarılmaktadır. Romanya Müslüman Tatar Türklerin Demokrat Birliği, kimliklerini bildirmek, tarihlerini ve kültürlerini doğru bir şekilde tanıtmak için çaba göstermektedir.” şeklinde konuştu.
Gülten Abdullah (Aşağı Tuna Araştırma Geliştirme Merkezi Başkanı) ise Romanya’da Galati-Romanya Demokrat Türk Birliği ile Aşağı Tuna Araştırma Geliştirme Eğitim ve Türk Kültür Merkezi’nin özellikle Aşağı Tuna Avrupa Bölgesi’nde Türk mirasını tanıtma ve koruma konusunda faaliyet göstediğini belirtti. Bununla birlikte, “Türk toplumu Romanya’da milletvekilliğinden vali yardımcılığına çeşitli devlet kademelerinde görev alarak siyasete aktif bir şekilde katılmaktadır. Ayrıca, 2001 yılından itibaren Balkan ülkelerinden kadınları bir araya getiren çalışmalarını sürdürmektedir.” bilgisini verdi.
Zeynep Şentop Şahin (KADEM Tekirdağ Temsilcisi), KADEM olarak, kadınların sosyo-kültürel, ekonomik ve siyasal hayata aktif katılımlarını sağlayarak, demokratik haklarının bilincinde olmalarını destekleyici, mesleki gelişimlerine yönelik projeler ve aktiviteler gerçekleştirerek; araştırma, inceleme ve yayın çalışmalarını teşvik etmeyi, yürütmeyi ve yaymayı amaçladıklarını belirterek, “Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) 2013 yılında kurulmuştur. Kadınların aile içi ve sosyal rollerinin adalet prensibi esasında dengelenmesi adına kadın hakları ve fırsat eşitliği konusunda toplumda ortak bir bilinç oluşturulmasına katkı sağlayıcı çalışmalar yürütmektedir. Kadınların toplumsal hayatın tüm aşamalarında üretken bireyler olarak, insan hakları ve demokratik reformlarla ilgili çalışmalarını desteklemektedir. KADEM bu misyon doğrultusunda; kadınların ihtiyaç duyduğu alanlarda çeşitli eğitimler, seminerler, konferanslar düzenlemektedir. Düzenlediği ‘Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi’, ‘Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’ ile hem ulusal hem de uluslararası çalışmalarda kadının toplumsal rol dağılımının adalet ekseninde düzenlenmesi gerekliliğini vurgulamakta ve bu hususta kamuoyu oluşturulmasını hedeflenmektedir. KADEM, yürüttüğü ‘Sığınmacı Kadınlar Merkezi’, ‘Kadınlar Göç Yolunda’, ‘Geleceğe İş Başı’ ve ‘İnovasyonda Kadın’ projeleri ile kadının toplum içerisinde desteklenmesine ve güçlendirilmesine katkı sunmaktadır.” dedi.
Necla Koytak (İnsan Gelişimi ve Toplumsal Eğitim Vakfı-İGETEV Başkanı), İGETEV’İN kadınların toplumda daha güçlü, daha bilinçli ve daha etkili olmaları gerektiğini savunduğunu belirterek, “İGETEVE, kadınların aile içindeki ve nesillerin yetiştirilmesindeki kilit rolü üzerinden, kadınların eğitiminin önemine vurgu yapmaktadır. Bu kapsamda, ‘Her Anne Bir Okul’ programı ‘Sevgi ve Erdem Toplumu için Temel Eğitim Modeli’ olmak üzere farklı projeler geliştirilmiştir. Programlar, kadınların ve çocukların eğitilmesi, bilinçlendirilmesi ve gelişimlerinin sağlanması konularında faaliyet gösteren ve pek çok sorunun çözümü için toplum temelli önleyici erken müdahale programlardır.” dedi.
Oturumda sonuç olarak; bölgedeki kadınların ekonomik, siyasi ve toplumsal alanlardaki sorumluluk ve etkinliklerinin artmaya devam ettiği, Balkanlar’da aktif olarak faaliyet gösteren STK’lar sayesinde bu coğrafyadaki bireylerin yaşadıkları sorunlara çözümler bulunduğu ve yaşamlarının kolaylaştırılmaya çalışıldığı belirtildi. Ayrıca STK’lar arasındaki işbirliğinin artırılmasının önem taşıdığı ve bu noktada geleceğe yönelik işbirliği içinde program ve organizasyonların artırılması gerektiği ifade edildi.