100. YILINDA HER YÖNÜYLE KEŞAN SEMPOZYUMU AÇILIŞ PANELİ ÖNEMLİ KONUŞMACILARI AĞIRLADI

Trakya Üniversitesi, Keşan Kaymakamlığı, Keşan Belediyesi, Keşan Ticaret ve Sanayi Odası, Keşan Ticaret Borsası ve Keşan Kent Müzesi iş birliği ile “100. Yılında Her Yönüyle Keşan Sempozyumu” gerçekleşti.

Trakya Üniversitesi Keşan Yusuf Çapraz Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu’nun ev sahipliğinde gerçekleştirilen “100. Yılında Her Yönüyle Keşan Sempozyumu”, Keşan Belediyesi Selim Sesler Tiyatro ve Konferans Salonu’nda düzenlenen açılış programı ile başladı.

İki gün süren sempozyum, açılış konuşmalarının ardından düzenlenen panel ile devam etti. Moderatörlüğünü Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı ve Keşan Yusuf Çapraz Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Ahmet Atakişi’nin yaptığı panelde Trakya Üniversitesinden Dr. Öğr. Üyesi Veysi Akın, Marmara Üniversitesinden Öğr. Gör. Dr. Neval Konuk Halaçoğlu, Rumeli Balkan Stratejik Araştırmalar Merkez Başkanı Em. Alb. Süheyl Çobanoğlu ile Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Dış Politika Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Bağcı konuşmacı olarak yer aldı.

Panelde Dr. Öğr. Üyesi Veysi Akın “Keşan’ın Kurtuluşu”, Öğr. Gör. Dr. Neval Konuk Halaçoğlu “Keşan’a Gelen Mübadillerin Yunanistan’da Oturduğu Mahallelerdeki Mimari Mirası”, Em. Alb. Süheyl Çobanoğlu “Aldatmayla Örtülen Yunan Yayılması” ve Prof. Dr. Hüseyin Bağcı “Türk Dış Politikasının Sonuçları ve Beklentiler” konularında bilgiler verdi. Panelin sonunda moderatör ve panelistlere katkılarından dolayı teşekkür plaketleri verildi.

Dr. Öğr. Üyesi Veysi Akın “Keşan’ın Kurtuluşu”

Keşan’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 100. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen sempozyumun açılış panelinde “Keşan’ın Kurtuluşu” başlıklı bir sunum gerçekleştiren Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Veysi Akın, Trakya’nın tarih boyunca pek çok defa işgal edildiğini söyledi. Bu işgallerden en uzununun 1920 yılında yaşandığını ve Keşan dâhil olmak üzere Doğu Trakya’nın işgalinin önlenemediğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Veysi Akın, “30 Ağustos'ta Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi sonrası 3-11 Ekim 1922 tarihleri arasında Mudanya’da mütareke görüşmeleri yapılmıştır. İmzalanan sözleşmeye göre Yunanistan, Meriç Nehri’nin döküldüğü Ege Denizi ağzından Türkiye-Bulgaristan sınırının birleştiği noktaya kadar Meriç nehri batısına çekilecekti. Yunanistan’ın tahliyesi 15 Ekim’de başlayacak ve 15 günde tamamlanacak, Yunan Jandarma ve sivil memurları da çekildikçe yerlerini önce Müttefik idaresi devralacak ve ardından hazırlanacak bir takvime göre Türk Jandarması ve idaresine teslim edeceklerdi. Nihayet Yunanlılar, 14 Ekim 1922 tarihinde metni imzalamayı kabul ettiler ve Trakya’dan çekilmeye ikna oldular. Böylece tahliye ve devir-teslim işlemleri hazırlıkları başlamış oldu.” dedi.

Yunan askerlerinin Trakya’yı ve Keşan’ı tahliyesi ile bu süreçte yaşananlar hakkında da bilgiler veren Dr. Öğr. Üyesi Veysi Akın “Keşan, 21 Ekim 1922’de Yunanlılardan tahliye edilmiş ve İngiliz askerlerinin kontrolüne geçmişti. 14 Kasım 1922 tarihli toplantıda alınan karara göre ise 18 Kasım’da Türk idaresine bırakılması gerekiyordu. Fakat şehrin devir tesliminde 3 günlük bir gecikme oldu. Türk memur ve jandarmaları 21 Kasım 1922’de halkın tezahüratı ve alkışları arasında şehre girdiler ve Hükümet Konağı’na Türk Bayrağı çekilerek şehrin idaresini devraldılar. Böylece Keşan, takriben 2,5 yıl süren Yunan işgalinden kurtularak yeniden Türk idaresine kavuşmuş oldu.” dedi.

Öğr. Gör. Dr. Neval Konuk Halaçoğlu “Keşan’a Gelen Mübadillerin Yunanistan’da Oturduğu Mahallelerdeki Mimari Mirası”

Marmara Üniversitesinden Öğr. Gör. Dr. Neval Konuk Halaçoğlu, “Keşan’a Gelen Mübadillerin Yunanistan’da Oturduğu Mahallelerdeki Mimari Mirası” başlıklı sunumunda, 30 Ocak 1923 günü imzalanan Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi’nin 100. Yılına yaklaştıklarını anımsatarak, mübadil ailelerin Yunanistan’da geldikleri yerlerin mimari mirası konusunda bilgiler paylaştı. Öğr. Gör. Dr. Neval Konuk Halaçoğlu, mübadele ile Keşan Merkez’de iskân edilen 166 aile tespit ettiğini belirterek, bunların Yunanistan’ın Dedeağaç, Dimetoka, Sofulu ve Ferecik kasabalarından gelen aileler olduğunu söyledi. Mübadelenin birçok acı, hüzün ve zorluğu beraberinde getirdiğini dile getiren Öğr. Gör. Dr. Neval Konuk Halaçoğlu, mübadil ailelerin o anlara ait fotoğraflarını da katılımcılarla paylaştı.

Sunumunda Dedeağaç, Dimetoka, Sofulu ve Ferecik’te, Osmanlı’dan kalan kültürel miras ve mimari yapılar ile ilgili görseller eşliğinde bilgiler aktaran Öğr. Gör. Dr. Neval Konuk Halaçoğlu, kamusal mekânlar ve yapıların yanı sıra dini, sivil ve askeri mimari eserlerden örnekler sundu. Yunanistan’da çok sayıda Osmanlı Devleti’ne ait mimari eser olduğunu dile getiren Öğr. Gör. Dr. Neval Konuk Halaçoğlu Dedeğaç Hükümet Konağı, Osmanlı Bankası, Paşa Konağı, Evrenos Gazi Hanı, Dedeağaç Gureba Hastanesi, Yeni Cami, Çelebi Mehmet Camii, Oruç Paşa Türbesi ve Hamamı, Hacı İlbey Kulesi, Seyyid Ali Sultan Tekkesi, Süleyman Paşa Camii, Ferecik Hükümet Konağı ve Ferecik Nefes Baba Tekkesi gibi önemli eserler hakkında ayrıntılı bilgiler verdi.

Son olarak Selanik’teki Atatürk Evi ile ilgili bir görseli katılımcılarla paylaşan Öğr. Gör. Dr. Neval Konuk Halaçoğlu, Keşan’ın düşman işgalinden kurtuluşunun ve Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yıl dönümünün kutlu olması dileğinde bulundu.

Rumeli Balkan Stratejik Araştırmalar Merkez Başkanı Em. Alb. Süheyl Çobanoğlu, “Aldatmayla Örtülen Yunan Yayılması”

Rumeli Balkan Stratejik Araştırmalar Merkez Başkanı Em. Alb. Süheyl Çobanoğlu, “Aldatmayla Örtülen Yunan Yayılması” başlıklı sunumunda, Yunan milliyetçiliğinin arka planı ve politik yansımaları hakkında bilgiler verdi. Konuşmasına, İngiliz tarihçi Bernard Lewis’in “Geleceği görebilmek için tarih bilmek çok önemli. Birey için hafıza neyse bir ulus için de tarih odur. Tarihini çarpıtan bir toplum nörotik bir kişi, tarihini bilmeyen bir toplum ise hafızasını kaybetmiş insan gibidir.” sözleri ile başlayan Em. Alb. Süheyl Çobanoğlu, tarihimizi çok iyi ve doğru bilmemiz gerektiğini söyledi. Yunanistan’ın tarih boyunca yayılmacı politika ve anlayışını sürdürdüğünü ifade eden Em. Alb. Süheyl Çobanoğlu, “Yunanistan’ın hayallerinin, 1922 yılında İzmir’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde yapılan Kurtuluş Savaşı ile son bulduğu düşünülse de günümüzde Yunanistan bu hayallerinden asla vazgeçmemiştir.” dedi.

Yunanistan 1829 yılında bağımsızlığını kazandıktan sonra yayılmacı politika ile Batılı devletlerin de desteğini alarak hareket ettiğine değinen Em. Alb. Süheyl Çobanoğlu “Türk sınırları içinde bulunan toprakları ‘Milli Hedef’ olarak gösteren Megali İdea parelelinde yayılmacı politikalar izleyen Yunanistan, askeri açıdan yetersizliği nedeniyle sınırlarını genişletmek için savaşmaktan çok Batılı devletlerin desteğini alarak sürekli Osmanlı’dan toprak koparma yolunu seçmiştir.” ifadelerini kullandı.

Yunan milletinin tam bağımsızlığının temini için Megali İdea’nın ilk adımını gerçekleştiren Yunanlılar’ın 1830’dan sonra da yayılma faaliyetlerine devam ettiğini ifade eden Em. Alb. Süheyl Çobanoğlu “Batı Trakya ve Doğu Trakya ile Ege adalarının ilhakı, Balkan Savaşları sonrasında gerçekleşmiştir. Rodos, Oniki Ada ve Girit Adası’nın ilhakı ile devam eden bu süreç, Batı Anadolu’nun Yunanistan’a ilhakı söz konusu olduğunda Türk milletinin direnişi ile karşılaşmış ve püskürtülmüştür. Aynı dönemde Karadeniz’de Pontus İmparatorluğunun kurulması ve 1974’te de Kıbrıs’ın ilhakı çabası boşa çıkmıştır. ” dedi.

Yunanistan’ın geçmişte olduğu gibi bugün de Türkiye’yi güneyden ve batıdan kuşatma çabalarına devam ettiğini söyleyen Em. Alb. Süheyl Çobanoğlu, Yunanistan’ın faaliyetleri ve provokasyonları karşısında dikkatli olunması gerektiğini vurguladı.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Dış Politika Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, “Türk Dış Politikasının Sonuçları ve Beklentiler”

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Dış Politika Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, panelde Türk Dış Politikası hakkında bilgiler verdi. Trakya Üniversitesinin, Edirne ve ilçelerini her yönüyle ele alan bilimsel etkinliklerini çok anlamlı ve yerinde bulduğunu söyleyen Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, bunlardan bir yenisinin medeniyetlerin kesişme noktası Keşan ile ilgili olmasının çok önemli olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, Trakya Üniversitesinin bu konuda öncül olması ve yapılan faaliyetlerin bir farkındalık oluşturması dolayısıyla Rektör Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu’na teşekkür etti.

Tarih okumanın önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, “Türk tarihine ve kültürüne bütüncül bir gözle bakmak, olayları yeniden yorumlamak ve tarihimize sahip çıkmamız gerekiyor. Bir yerde mezarlarınız var, orada sizden birilerini bırakmışsanız ve bu Yemen’den başlayıp Libya’ya oradan Kafkasya’ya, Balkanlar’a kadar bir dönem 3 kıtada hüküm sürmüş bir imparatorluğun DNA’sına sahipseniz unutmamalısınız. Tarihin yeniden yazıldığı, yeniden yorumlandığı bu süreçte okuma, öğrenme, bilme ve unutmama üzerine bir anlayışa sahip olmalıyız. Nereden geldik, neden geldik, neler yaşadık, hangi zorluklardan geçtik bilmemiz gerekiyor. Nerede doğduk, ailemizin ve bizlerin doğduğu topraklar elimizden nasıl alındı, niçin alındı bilmek lazım. Bilmek kötü ya da ayıp bir şey değil. Bilmek iyi bir şeydir. İlaç gibi ihtiyaç olunca kullanırsınız.” dedi.

Tarihi yeniden yorumlamak gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, “Bu coğrafya dünyada en fazla savaşların yaşandığı, göçlerin olduğu ve mücadelenin yaşandığı bir bölge. Neden böyle olduğunu anlamamız gerekiyor. Yeni bir aydınlanma ve yorumlama sürecine girdik. Bu gibi çalışmalar bunun bir yansımasıdır. Her Yönüyle İpsala, Havsa, Uzunköprü ve Keşan gibi etkinliklerle daha fazla bilgi sahibi olmak ve bunu yeni nesillere aktarmak gerekiyor. O sebeple bu tür etkinlikleri oldukça değerli buluyorum.” ifadelerini kullandı.

Yeni dünya düzeni ve Türkiye konularına da değinen Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, dünya düzeni tartışmalarını anlamak için dünyada var olan güç dengelerini bilmek gerektiğini vurguladı. ABD, Rusya, Çin gibi ülkeler ile Avrupa Birliği’nin yüksek stratejilerine ilişkin bilgilendirici açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, Türkiye’nin son yıllarda yapmış olduğu açılımların önemine de değindi. Türkiye’nin bölgesel ve küresel anlamda dış politikasını örnekler ve atılan adımlar üzerinden değerlendiren Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, “Türkiye’yi hesaba katmayacak hiçbir politikanın bu coğrafyada yapılması mümkün değil. Türkiye’yi hiçbir toplantıda, açılımda devre dışı bırakamazlar. ABD, Rusya, Çin ve AB gibi hiçbir büyük gücün, Türkiyesiz bir politika yapması öngörülemez. Orta Doğu’da, Akdeniz’de, Kafkasya’da, Karadeniz’de, Balkanlar’da, kısaca bizim her yerde bir söz hakkımız var. Hiçbir ülke Türkiye’nin gücünü görmezden gelemez. Biz, ortaya çıkabilecek her türlü sorunla, zorlukla mücadele edebilecek deneyimlerden geçmiş bir milletiz. ” dedi.

Birlik ve beraberliğin önemine de vurgu yapan Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, “Gelecek nesillere yol gösterecek, gelecek nesilleri zorluklara ve fırsatlara hazırlayacak her türlü düşünceyi sağlamak zorundayız. Trakya Üniversitesinin başlatmış olduğu bu programları çok doğru buluyorum. Üniversitemiz ve paydaşı olan tüm kurumları tebrik ediyorum.” şeklinde konuştu.

Sempozyum, ardından Keşan Yusuf Çapraz Uygulamalı Bilimler Yüksekokulunda farklı salonlarda gerçekleşen ayrı oturumlar şeklinde devam etti. Keşan’ın tarihi, kültürel ve ekonomik yönleriyle ön planda tutularak katma değerini yükseltecek stratejik öneminin ortaya konduğu sempozyumda 120 bilim insanı iki gün boyunca 3 panel ve 17 ayrı oturumda toplam 90 bildiri sundu.


Bu içerik 23.11.2022 tarihinde yayınlandı ve toplam 167 kez okundu.