ÜNİVERSİTEMİZDEN UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI VE TEDAVİSİ KONULU BİLGİLENDİRME TOPLANTISI

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. M. Erdal Vardar tarafından "Uyuşturucu Bağımlılığı ve Tedavisi" konulu basın toplantısı 30 Ocak 2018 Salı günü saat 11:30'da Balkan Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde gerçekleştirildi.

Balkan Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Vardar, 2012 yılından itibaren alkol ve madde bağımlılığı merkezi kurarak hizmet vermeye başladıklarını belirtti. Ayrıca “Türkiye’de Üniversitelerde bağımlılık merkezlerine çok fazla rastlamıyoruz. Ancak Trakya Üniversitesinde böyle bir merkezin olması nedeniyle ayrıcalıklı bir konumda olduğumuzu düşünüyorum. 2012 yılında açılan merkezimizde ayakta ve yatarak olmak üzere alkol ve madde bağımlılığı olan hastalara hizmet veriyoruz. Kliniğimizde 20 hasta yatağı mevcut. Bunun 4 tanesi yoğun bakım yatağı olarak hizmet veriyor. Kliniğimizde 2 öğretim üyesi 1 psikolog ve hemşirelerden oluşan bir ekibimiz var. Kliniğimizde tedavi olmak isteyen hastalar polikliniğine başvuruyor. Burada araştırma görevlisi ve uzman hekimlerin muayenesi sonucunda hasta değerlendirilip ayakta ve yatarak tedavisi ile ilgili karar veriliyor. Başvuran hastaları öncelikle izlemeye alıyoruz. Bu izleme sonucunda tedavisi uygun olan hastaları da yatarak tedaviye yönlendiriyoruz. Bu yatarak tedavi şekli yapılandırılmış 28 günlük bir tedavi programından oluşuyor. Hastalara yatış öncesinde uygulayacağımız tedavi programı ile ilgili bilgi veriyoruz. Bu bilgiler hastane kuralları, yapılması istenen uygulamalarla ilgili hatırlatmalar oluyor. Daha sonra hastayı servise alarak programı işletiyoruz. Tedavi programında esas olan hastanın kendi tedavi olma talebinin olmasıdır. Hastanın tedaviye karşı istekli olması gerekiyor. Hastadan yatış kurallarına, hastane kurallarına ve tedavi programına uymasını bekliyoruz. Uymadığı zaman hastanın taburculuğu söz konusu oluyor. Bu önemli bir nokta. Hastanın motivasyonunun tedaviye istekli olması çok öncelikli bir durum olarak karşımıza çıkıyor. “ dedi.

Hastanemiz ile ilgili sayısal verileri paylaşan Prof. Dr. Vardar "2012 yılından itibaren çalışmaya başlayan kliniğimizde 2017 yılı içinde ayaktan başvuran hasta sayısı 1800, 200’e yakın hasta da yatarak tedavi gördü. Bir hastanın birden fazla da yatışı olabiliyor. Bunları sayım dışı bıraktığımızda da tekil hasta olarak 2017 yılı için ayakta tedavi 700 civarında, yatan hasta sayısı da 170 civarında oldu. 2012 yılında bu kliniği açtığımızda Edirne ili olarak hastaların başka başvuracağı yer, tedavi merkezi bulunmuyordu. Şimdi Devlet Hastanesi de böyle bir merkez açtı. Ayrıca Sağlık Bakanlığı’nın genelgeleri doğrultusunda Ruh Sağlığı ve Hastalıkları polikliniklerinin bir bölümünün bağımlı hastalara ayrılması da istendi. Çorlu’da Amatem kliniği açıldı. Bölgemizde bağımlı hastalara hizmet veren ayakta ve yatarak tedavi merkezlerinin sayısında gelişme oldu. Bu bölgemiz ve ülkemiz açısından sevindirici bir gelişme. Ama maalesef uyuşturucu ve alkol bağımlılığı ülkemizde ve bölgemizde sorun olarak devam ediyor. 2014 yılı verilerine baktığımız zaman ülkemizde yaklaşık 648 kişinin uyuşturucuya bağlı nedenler ile öldüğünü biliyoruz. Bu da bize doğrudan olmasa da bu tür sorunların büyüklüğü ile ilgili fikir veriyor. Rakam az gibi görünebilir ancak bu insanlar genç ve sağlıklı. Herhangi bir hastalığı olmayan kişiler olduğu için ölüm vakaları ciddiye alınması gereken durumlar. Uyuşturucu bağımlılığı son yıllarda çok ciddi bir ivmelenme olmasa da artış gösteren bir sorun olarak devam ediyor. Sağlık bakanlığının çalışmaları da hizmetleri de bu alanda artarak devam ediyor” dedi.

Bağımlılarla ilgili yasal düzenlemelere de değinen Prof. Dr. Vardar ülkemizde illegal uyuşturucu kullanımında verilen cezalarda 2 ile 5 yıl arası hapis ve denetimli serbestlik uygulamaları olduğunu söyledi. Yaklaşık 40-50 bin civarında uyuşturucu kullanımı nedeniyle ceza alan kişi olduğunu biliyoruz. Dosya sayısının da Türkiye genelinde yaklaşık 200.000 civarında olduğunu belirtti. Edirne ilinin kişi başına düşen vaka sayısının ülke oranlarına göre yüksek olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Vardar, “Alkol ve madde bağımlılığı ergenlik yıllarında temeli atılan bir sorun. Genellikle eğlenmek için, vakit geçirmek veya stresten uzaklaşmak için madde kullanmaya başlayan bireyler daha sonra çığ gibi büyüyen sorunlarla karşılaşıyor. Kişi sorunun farkına vardığında bağımlılık yerleşmiş oluyor. Bağımlılık ortaya çıktıktan sonra tedavisi zor oluyor. Bir kişi bağımlı olduktan sonra ne zaman tam iyileşir ne zaman tamamen kurtulur söylemek zor. Bu kronik seyreden bir hastalık. Bir kişi bağımlı olduktan sonra hayat boyu bunu taşıyor. Davranışsal ve psikolojik etkileri de olan ve hayat boyu devam eden bir hastalık olarak devam ediyor. Uzun süre kullanımda akli melekelerin yitirilmesine neden olan, ailesiyle sosyal çevresiyle ilişkilerini etkileyen mesleğini yapmasına engel olan ciddi bir halk sağlığı sorunudur.” şeklinde konuştu.

Uyuşturucu kullanımı konusunda yapılan istatistiklerin insanların yasal kısıtlamalardan ve cezalardan dolayı gerçekleri gizlemesi nedeniyle gerçeği tam olarak yansıtmadığına değinen Prof. Dr. Vardar, tedavi için gelen hastalara bakarak başlama yaşının ergenlik dönemleri olduğunu belirtti. Genelde arkadaş çevresinde sigara ile başlayan madde kullanımı alışkanlığı ilerleyen dönemde alkol ve uyuşturucu şeklinde devam ettiğini, ergenlik yıllarında başlayan bu madde kullanımının anlaşılmasıyla bireyin çevresinden soyutlandığını ve yalnızlaştığını söyledi. Bunun neticesinde yalnızlaşan bireylerin kendi sosyal çevresini oluşturarak madde kullanan kişilerin kendileri gibi olanlarla bir arada olduğundan bahsetti.

Prof. Dr. Vardar aileler için “Yapılan çalışmalar kişinin sağlıklı bağlanabileceği aile ilişkileri, sosyal ilişkileri, arkadaş ilişkileri olmadığı zaman bu türlü maddeleri kullanmaya daha çok heves gösteriyorlar. Bağlanabilecek başka sosyal bağları varsa o zaman bağımlılık biraz daha arka planda kalmaya başlıyor. Eğer kişiler günlük hayatta bağlanabilecekleri sosyal çevreleri olmazsa genelde bu uyuşturucularla günlerini geçirmeye hevesli oluyorlar.” dedi. Bu alanda yapılan bilimsel çalışmalar hakkında da bilgi vererek sosyal çevrenin önemine değindi. İyi bir sosyal çevrede bulunan bireylerin alkol ve madde kullanım oranlarının daha düşük olduğunu söyledi.

Uyuşturucuya başlamada ilk kullanılan madde olan sigara kullanımına da değinen Prof. Dr. Erdal Vardar, sigaranın içerisinde yer alan nikotinin bağımlılık potansiyelinin oldukça yüksek olduğunu söyledi. Nikotinin kullanılmaya başlar başlamaz beyinde etkileri görmeye başlanan en ölümcül madde olduğunu belirtti.

Sentetik uyuşturucuların bölgemizde de görülmeye başladığını belirterek, henüz tıbbi kayıtları tutulmayan laboratuvar ürünü altmıştan fazla uyuşturucu maddenin üretildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Vardar, uyuşturucu ile mücadelede laboratuvarların da denetlenmesi gerektiğini, uyuşturucunun sadece büyük tarım alanlarında üretilmediğini sözlerine ekledi.

Prof. Dr. Vardar son olarak ailelere çocuklarıyla iletişim hatlarını sürekli açık tutmalarını, bağımlı olan gençlere onların yanında olduklarını ve destekleyeceklerini belirterek destek olmaları gerektiğini belirtti. 

Bu içerik 30.01.2018 tarihinde yayınlandı ve toplam 759 kez okundu.