TRAKYA ÜNİVERSİTESİNDE PLASTİK ATIK TEHLİKESİNE DİKKAT ÇEKİLDİ

Trakya Üniversitesi, sürdürülebilir ve sağlıklı bir gelecek için doğanın, yeşilin ve çevrenin korunması konusunda farkındalık oluşturmaya devam ediyor. Toplumun her kesimine çevre temizliği ve doğanın korunmasında katkı sunan ve bu konuda sosyal farkındalık oluşturmak bilinciyle hareket eden Trakya Üniversitesi, Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezinin (ÇEVSAM) katkılarıyla çevre duyarlılığına bir vurgu daha yaptı. “Plastiğe Hayır” sloganıyla yola çıkan, çevre temizliği ve geri dönüşüm konusunda örnek nitelikte çalışma ve işlere imza atan ÇEVSAM, gerçekleştirdiği “Plastiksiz Bir Hayat Mümkün Mü?” başlıklı konferansıyla canlı yaşamını olumsuz etkileyen plastik atıkların yarattığı tehlikeyi gözler önüne serdi. Trakya Üniversitesi Eczacılık Fakültesinde gerçekleşen ve Boğaziçi Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümünden Dr. İlhan Akgün’ün konuşmacı olarak katıldığı konferansta, makro ve mikroplastiklerin insan hayatını ne denli tehdit ettiği konusuna dikkat çekildi.

Su, toprak ve doğadaki plastik kirliliği ile etkin mücadelenin önemi ve bu mücadelede bireyler ile kuruluşlara düşen rollerin tartışıldığı konferansın açılışında konuşan ÇEVSAM Müdürü Doç. Dr. Başak Boz “Seminer, konferans ve eğitim programları ile çevre temizliği konusunda farkındalık oluşturmak ve toplumun her kesimine çevre bilincini aşılamak istiyoruz. Çevre kirliliğinin en büyük nedenlerinden olan plastik kullanımında bir bilinç sağlamak ve daha temiz, daha yeşil, daha yaşanabilir bir doğanın gelecek nesillere aktarılması için bu konulara olan dikkatin ve duyarlılığın artırılması gerekiyor. Çevre sorunları tüm dünyayı ilgilendiren global bir hal almaya başladı. İyi niyet mesajlarının, duyarlılık çağrılarının yanı sıra bilimsel alanda da çevre sorunları ile etkin mücadelenin önemine dikkat çekmek durumundayız. Bu nedenle alanında uzman ve yetkin bir isim, Dr. İlhan Akgün ile çevre ve doğa temizliği ve özellikle de plastik atıklar temasıyla önemli mesajlar verecek ve hep birlikte sorunlara çözüm yolları sunmaya çalışacağız.” diyerek etkinliğe katılımdan ötürü Dr. İlhan Akgün’e teşekkür etti.

Dünyanın çeşitli bölgelerindeki kurum ve kuruluşlar ile uluslararası alanda faaliyet gösteren çeşitli sivil toplum kuruluşlarında araştırma görevlerine katılan "Çevre ve Turizm" ile "Çevresel ve Sosyal Perspektiflerden Sürdürülebilirlik" konularında üniversitede dersler veren, çeşitli dergi ve kitaplarda su krizi ve iklim değişikliği üzerine yazıları bulunan Dr. İlhan Akgün, Trakya Üniversitesinde yaptığı “Plastik Meselesi” adlı sunumunda plastik atıkların neden olduğu kirlilik ve insan sağlığı başta olmak üzere canlıların yaşamları üzerindeki etkilerini anlattı.

Su denince akla tüm canlılar içerisinde önce “insan” gelmeli diyen Dr. İlhan Akgün, denizlerdeki plastik atıklar nedeniyle sudaki besin zincirinin bozulduğu aktardı. Dünyada plastik kullanımının yaygınlaşmasıyla insan, çevre veya diğer canlılar için tehlikenin arttığının altını çizen Dr. Akgün “Geçtiğimiz mart ayında Filipinler’de karaya vuran bir balinanın midesinden 40 kg civarında bir plastik atık çıktı. Birçok deniz canlısı, denizlere atılan plastikleri yiyor ve sindirim sistemlerinin tıkanması neticesinde de ölüyorlar. Bu mesele yalnızca deniz canlılarıyla da sınırlı kalmıyor. Birçok canlıda olduğu gibi kuşlarda da benzer tablolar ve neticelerle karşılaşılıyor. 2050 yılına gelindiğinde midesinde plastik olmayan kuş kalmayacağı düşünülüyor. Deniz kenarındaki şehirlerde farkındalığı artırmak ve yaratılan plastik kirliliğine dikkat çekmek amacıyla plastik atıklardan 10 metrelik plastik bir balina oluşturuldu. Balinayı oluşturan tüm plastik torba, şişe ve pipet sadece bir saniyede insanlığın okyanuslarda oluşturduğu plastik kirliliğinin miktarına eşit. Her saniye denizlere bu plastik balinalardan yolluyoruz aslında. Bu duruma bir önlemler alınmazsa denizleri kirleten plastiklerin ağırlığı, denizlerde bulunan balıkların ağırlığını aşacak. Dünya üzerinde bilinen en derin yer olan Mariana Çukuru’ndan çıkartılan birikimin bir litresinde 2200 adet mikroplastik parçacığa rastlanmıştır. Yani dünyanın en ücra köşelerinde, en derin yerlerinde dahi plastikle karşılaşılabiliyor.” dedi.

İnsan ve canlı yaşamını tehdit eden plastik ürünlerin en büyük kaynaklarından birinin sentetik tekstil ürünleri olduğunu söyleyen Dr. İlhan Akgün, bunu araç lastikleri ve kent tozlarının takip ettiğini sözlerine ekledi. Plastik kirliliğini %35 sentetik tekstil, %28 araç lastiklerinin ve %24 kent tozlarının oluşturduğunu dile getiren Dr. İlhan Akgün “Bu kirliliğin %7’si yol çizgileri, %3,7’si tekne boyaları, %2’si kişisel bakım ürünleri ve %0,3’ü plastiğin ana maddesi dediğimiz plastik topaklarından oluşuyor. Kendi sağlığımızı korumak için kullandığımız kişisel bakım ürünlerinin içinde dahi mikro plastikler var.” şeklinde konuştu. Akgün, bu atıkların bir şekilde denizlere karışarak canlılar için tehlike saçtığı bilgisini kaydetti.

Plastik ürünlerin ve atıkların doğada yok olmasının çok uzun yıllar sürdüğünü dile getiren Dr. İlhan Akgün “Doğada hiçbir şey yoktan var, vardan da yok olmuyor. Sadece dönüştüğünü söyleyebiliriz. Bir bebek bezinin doğada 450 yıl sonra çözünmeye başladığı söylenir. 450 yıl gibi bir süre sonra dünyada torunlarımız dahi olmayacak ancak o bez orada olacak. Bu gidişle insanlık tarihi dahi yok olacak ama arkamızda bıraktığımız o plastik ürünler, çöpler olmaya devam edecek. Yine beyaz köpük bardakların yok olması 50 yıl. Hatta mikroplastiklerin de küçülerek nano partiküllere dönüştüğünü de söylemek yanlış olmaz. Nano plastik dediğimiz bir milimetrenin milyonda biri kadar küçüklükte ve ancak mikroskop ortamında görülen partiküller oluyor. Ekosistemde ne oluyorsa küçük ekosistem insan vücudunda da o oluyor.” ifadelerini kullandı.

Giydiğimiz kıyafetlerden, tükettiğimiz pek çok gıdaya ve ürüne kadar plastik örneklerle hayatın her anında ve alanında karşılaşıldığını, bu durumun ciddi kişisel ve çevresel sorunlara yol açtığını sözlerine ekleyen Dr. İlhan Akgül “Bir şey plastiğin içinde konumlanmışsa, o plastik eninde sonunda o ürüne tesir edecektir. Sofra tuzlarında ve ambalajlı sularda mikroplastiğe rastlandığı görülür. 5 kıtadan farklı ülkelerin şebeke suları ile ambalajlı suları karşılaştırıldığında, ambalajlı sularda iki katı mikroplastikle karşılaşılmıştır. 2018 yılında 42 ülkede 1279 sivil toplum kuruluşunun gönüllüleriyle yürütülen bir çalışmada toplanan plastiklerin %14’ünün dünyaca ünlü firmaların ürünlerine ait olduğu anlaşıldı. Mikroplastikleri atık sudan veya şebeke suyundan temizleyecek herhangi bir arıtma ve filtreleme teknolojisi yok.” dedi.

Plastik kirliliğinin yarattığı sorunları en aza indirgemek için bireysel ve toplumsal adımlar atılabileceğini vurgulayan Dr. İlhan Akgül “Toplumu bilinçlendirmek için sadece çocukları beklememeliyiz, büyükleri de bilinçlendirmeliyiz. Plastik poşet yerine bez torba veya kese kağıdı kullanabiliriz. Tek kullanımlık plastik ürünler almayı reddedebilir, bunların yasaklanması için elimizden gelen çabayı ve tepkiyi gösterebiliriz. Geri dönüşüm konusunda da biraz daha hassas davranabiliriz. Gönüllü işlere imza atmak, sosyal sorumluluk projelerinde yer almak da farkındalık oluşmasına katkı sağlayabilir.” sözleriyle konuşmasını noktaladı.
Konferansa Trakya Üniversitesi Çevre Sorunları ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Başak Boz, merkez çalışanları, Trakya Üniversitesi öğrenci toplulukları temsilcileri, çeşitli STK üyeleri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.



Haber: Ali Küçükoğlu
Editör: Fırat Güngör
Fotoğraf: Mustafa Topyanak
Bu içerik 14.05.2019 tarihinde yayınlandı ve toplam 616 kez okundu.