PARKİNSON FARKINDALIK GÜNÜ ETKİNLİĞİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Üniversitemiz Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Hareket Bozuklukları Birimi Sorumlu Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sibel Güler tarafından “11 Nisan Dünya Parkinson Günü” etkinlikleri kapsamında parkinson hastalığına dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak amacıyla Balkan Kongre Merkezi’nde Parkinson hastalarının da katılımıyla Türkiye genelinde 13 merkez ile canlı bağlantının sağlandığı bir etkinlik gerçekleştirildi.

Doç. Dr. Sibel Güler konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Türkiye’de 150 bin civarında Parkinson hastası olduğu tahmin edilmektedir. Artan yaşlı nüfusa bağlı olarak önümüzdeki yıllarda Parkinson hastalığında bir artış yaşanabilir. Hastaların yaşam kalitesini yükseltmek yalnızca ilaç ve cerrahi tedavi gibi yöntemlerle mümkün olamayacağından hasta ve hasta yakınlarının da sürece katkısını önemli buluyoruz. Hareket, denge, konuşma, beslenme ve dayanışma gibi konularda hasta ve hasta yakınlarının çözümün bir parçası haline gelmesini önemsiyor ve Parkinson’un zorluklarının ancak bu şekilde aşılabileceğini düşünüyoruz. Parkinson hastalığı, yavaş seyreden ve beyin hücrelerinde kayıplara sebep olan bir tür beyin hastalığıdır. Alzheimer hastalığından sonra en sık görülen nörodejeneratif hastalıktır. Parkinson, var olan tedavilerle semptomların iyileştirilebildiği ve hastanın kalitesiz yaşamını daha az engeller hale getirilebildiğimiz tek nörodejeneratif hastalıktır. Parkinson hastalığının en erken belirtileri arasında koku duyusu kaybı veya azalması, uyku bozuklukları ve kabızlık, sonraki evrelerde ise titreme ile hareketlerde yavaşlama gibi motor belirtiler görülebilir. Genellikle motor semptomlarla teşhis edilebilen Parkinson hastalığı tipik olarak orta ve ileri yaşın hastalığıdır.  Ortalama 60 yaş civarında başlamakla birlikte 40 yaş altı yaşlarda da görülebilir. Yaşlanma ile görülme sıklığının arttığını ve erkeklerde görülme sıklığının daha yüksek olduğunu ifade edebiliriz. Bunun yanı sıra Ülkemiz hızla yaşlanan toplumlar arasında sayılmakla birlikte artan yaşlı nüfusa bağlı olarak gelecek yıllarda Parkinson hastalığında ciddi bir artış yaşanacağını tahmin edebiliriz ancak unutmamalıdır ki her zaman daha fazlasını yapmak mümkündür. Bu noktada hastalıkla ilgili olarak toplumu daha fazla bilinçlendirmekle işe başlayabiliriz.” dedi.

Parkinson hastalığının tedavisinin günümüzde ağırlıklı olarak ağızdan alınan ilaçlarla gerçekleştirildiğini ve uygun özellikleri taşıyan bir grup hastada farklı yöntemlerle uygulanan ilaçlar ile cerrahi tedavilerin de söz konusu olduğunu belirten Doç. Dr. Sibel Güler, “Hastalığı tamamen iyileştirici kesin bir tedavi henüz söz konusu olmamakla birlikte ilaç ve cerrahi tedaviler belirtileri büyük ölçüde düzeltmekte ve birçok hastanın yaşam kalitesini arttırarak aktif ve üretken bir şekilde yaşamını sürdürmesini sağlayabilmektedir. Parkinson hastalarının çoğu düzenli tedaviyle uzun yıllar mutlu ve kaliteli olarak yaşayabilirler.” dedi.

Doç. Dr. Sibel Güler son olarak nonfarmakolojik tedaviler dışındaki yöntem ve uygulamaların da hastalığın seyrinde oldukça etkili olduğunu vurgulayarak özellikle hareket, denge, beslenme, konuşma ve dayanışma konusunda hastaların destek almalarının önemli olduğunu belirtti.

Parkinson hastalığına yönelik İstanbul merkezli gerçekleştirilen canlı yayının ardından konuşan Üniversitemiz Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Derya Demirbağ Kabayel, her hastalığın kendine özgü belirtileri olmakla beraber Parkinson hastalığının yalnızca spesifik olarak yürüyüşümüzü ve dengemizi değil, kompleks hareketlerimizi de değiştirdiğini vurguladı. Her hastalığa ve hastaya yönelik uygulanan tedavi biçimleri ile ilaç ve dozlarının farklılık taşıdığını belirten Prof. Dr. Kabayel, fizik tedavi ve rehabilitasyon süreci gerektiren hastalıklarda hareket ve egzersiz biçimlerinin de hastaya özgü olduğunun altını çizdi. Parkinson hastalığının her aşamasında yapılabilecek pek çok şey olduğunu belirten Prof. Dr. Kabayel, “Müzik eşliğinde ritmik hareketler yapabilir, azalan beceriler ve yetenekleri yeniden geri kazanabilirsiniz. Parkinsonda hareket ve konuşma egzersizleri oldukça önemli. Bu sebeple abartılı mimikler kullanmak ve seslerin üstlerine basarak yüksek bir ses tonuyla konuşmak oldukça önemli. Tabi ki tüm bunları yapmadan önce hekime danışmak ve önerilerine kulak asmak ile bir fizyoterapist eşliğinde çalışmak gerekiyor.” dedi.

Konuşmaların ardından etkinlikte soru ve cevap kısmına geçildi.

Bu içerik 17.04.2018 tarihinde yayınlandı ve toplam 857 kez okundu.